MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (sanık ...), mala zarar verme (sanık ...)HÜKÜM : Sanık ...’in kasten yaralama ve kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçlarından, sanık ...’nin mala zarar verme suçundan mahkûmiyetlerineİlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi.5271 sayılı CMK'nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, suçtan zarar gören müşteki ...’in sanık ...'den şikâyetçi olup cezalandırılmasını istediğini kovuşturma evresinde belirterek açıkça katılma iradesini ortaya koymasına rağmen bu hususta karar verilmediği gibi, mahkemece verilen hükmün de müşteki vekili tarafından temyiz edildiğinin anlaşılması karşısında, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.10.2010 gün ve 2010/9-149 Esas, 2010/205 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere müştekinin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı saptanmakla, CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören müşteki ...’in davaya katılan vekilinin de katılan vekili olarak kabul edilmesine karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21.06.2005 gün ve 61/82 sayılı Kararında vurgulandığı üzere, hükmün temyiz edilebilir olup olmadığını belirleme bakımından hüküm tarihindeki kanuni düzenlemenin dikkate alınması gerektiği, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğü giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 2. madde ile hapis cezasından çevrilenler hariç sonuç olarak hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3.000 TL dahil) para cezaları kesin nitelikte olup, kasten yaralama suçundan verilen cezanın miktarı itibariyle kesin olması sebebiyle hükmün temyizi mümkün bulunmadığından, sanık müdafiin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,Sanık... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün incelemesinde;Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, katılan sanık ... müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,Sanık... hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan verilen hükmün temyiz incelemesine gelince;Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2013 gün ve 1012/6-1477 Esas, 2013/63 sayılı Kararında vurgulandığı gibi, bir olayın açıklanması sırasında başka bir eylemden söz edilmesinin o eylem hakkında da dava açıldığını göstermeyeceği, iddianamede eylemle ilgili sevk maddesi, suç adı ve nitelendirme hususlarından en az birisinin bulunması gerektiği ancak bunlardan herhangi birisinin bulunmadığı, iddianame ile sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, cinsel taciz ve hakaret suçlarından açılan davalara ilişkin eylemlerle de bağlantısı olmayıp sadece anlatımda yer alan ve sanığın müştekiyi araba ile takip etmesine ilişkin bölüm esas alınarak ve bu hususta usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, ek savunma verilmek suretiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,Kabule göre de;Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nın 53/1. maddesinin uygulanması suretiyle aynı Kanunun 53/4. maddesine muhalefet edilmesi,Kanuna aykırı, katılan sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.