Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11974 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7891 - Esas Yıl 2010





Uyuşmazlık, akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulü ile akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1. Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkiline ait 1 pasel No’lu taşınmazın 47.03 m2’lik kısmının oto tamirhanesi olarak kullanılması için davalılara kiralandığını, davalıların sözleşmeye aykırı olarak kiralanan taşınmaza ek olark6 m2’lik WC, 26 m2’lik sunduma ve giriş yolunun her iki tarafına 18 m2’lik açık alan olmak üzere toplam 50 m2’lik işgalli kullanımının olduğunu, söz konusu akde aykırılığın giderilmesi konusunda davalılara süreli ihtarname gönderilmiş ise de sonuç alınamadığını belirterek davalıların kiralanandan tahliyesini talep etmiştir.2. Davalılar vekili, davanın haksız ve dayanaksız açıldığını, kiralananın kırkı yıl önce İ.D. tarafından üstü açık, yıkıntı halde ve arsa olarak kiralandığını, bu yerin mimar ve ihyasının kiracı tarafından yapıldığını, diğer davalı S. S.’nin ise 1986 tarihinde İ.D.‘nın yanında işe girdiğini, daha sonra 2000 yılında İ.D.’nın kiralananı davalı S.S.’ye devrettiğini, iki yıl önce de öldüğünün, davalı S.S.’nin taşınmazı ilik iracını kullandığı şekliyle kullanmaya devam ettiğini, herhangi bir müdahale ya da işgalinin olmadığını, davacının ise bu fiili kullanımat itiraz etmeyerek çekincesiz şekilde kira paralarını tahsil ettiğini, diğer davalıların ise İ.D. mirasçıları olup kiralanan ve davacı ile maddi ve hukuki bir ilişkilerinin olmadığını, taşınmazı kullanmadıklarını, kiracılık sıfatlarının bulunmadığını, diğer yandan davacının akde aykırılık olarak ileri sürdükleri hususların davacının bütün kiracıları tarafından ortak kullanılan alanlar olduğunu, davalı kiracının özel bir kullanımının olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Borçlar Kanunu’nun 256. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır.Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde ayrı davranışa son vermesi hususundan kiralayan tarafından süreli ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içinde de akde aykırılığının giderilmemiş olması gerekir. Kiralananın açıktan fena kullanılması durumunda akde aykırılığın giderilmesi amacıyla kiracıya ihtar gönderilmesine gerek yoktur.Olayımıza gelince; davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.2001 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile davacıya ait taşınmazı 47.03 m2’lik kısmı oto tamirhanesi olarak kullanılmak üzere kiracılar İ.D. ve S.S.’ye kiralanmıştır. Kiracılık sürecinde davacı idarenin elemanlarınca düzenlene 25.02.2009 ve 03.03.2009 tarihli tutanaklarda kiralı alanın karşısında 6 m2’lik WC yapılıp 26 m2’lik açık alanın üstünün kapatılarak kiracılar tarafından oto tamiri için işgalen kullanıldığı ve giriş yolunun her iki tarafın da 9’ar m2 olmak üzere 18 m2’lik alanın işgal edildiği belirtilmiştir.Bu durum davacı tarafından akde aykırılık olarak nitelendirilerek kiracılara akde aykırılığı gidermeleri için gönderilen süreli ihtarnameyi takiben kiralananın tahliyesi için işbu dava açılmıştır.Ne var ki Borçlar Kanunu’nun 256. maddesi gereğince akde aykırılığın gerçekleşmesi için akdin konusu taşınmazın sözleşmeye aykırı kullanılması gerekir.Davacı, dava dilekçesinde, kiralanan alan dışında kiracıların işgalli kullanımlarından söz ederek kiralananın tahliyesini istemiştir. Sözleşme dışındaki yere tecavüz akde aykırılık sayılamaz. Bu husus anacak el atmanın önlenmesi davasına konu oluşturabilir. Nitekim davacı da İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/604 esas 2009/823 karar sayılı dosyasında kiracı İ.D. hakkında aynı alanlara ilişkin haksız işgal tazminatı isteminde bulunarak alınan alanın sözleşme dışı olduğunu kabul etmiştir. Bu durumda mahkemece sözleşme dışında kalan taşınmaz kısmı hakkında akde aykırı davranış nedeniyle kiralanan taşınmazı tahliyesi istenemeyeceğinden davalı S.S. hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.2. Dahili davalılar Semahat ve Okan yönünden temyiz itirazlarına gelince;Davada dayanılan 01.01.2001 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşmenin kiracılarından İ.D. dosyada bulanan mirasçılık belgesine göre 15.05.2009 tarihinde açılan davadan önce 10.07.2007 tarihinde ölmüş ve geride mirasçı olarak eşi S.D. ile oğlu O.D.’yi bırakmıştır.Dava dilekçesinde ise kiracı İ... D... doğrudan davalı olarak gösterilmiş ve mahkemenin 22.06.2007 tarihinde ölmüş ve geride mirasçı olarak eşi S.D. ile oğlu O.D.’yı bırakmıştır.Dava dilekçesinde ise kiracı İ.D. doğrudan davalı olarak gösterilmiş ve mahkemenin 22.06.2009 tarihli ara kararı uyarınca mirasçıları davaya dahil edilmiştir. 01.06.1978 tarih ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince ölü kişiye karşı dava açılamaz. Ölü şahsa karşı açılmış davaya o kişinin mirasçıları davaya dahil edilerek devam edilemez.Mahkemece ölü kişiye karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mirasçıları hakkında hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda (1) ve (2) No’lu bentlerde yazılı nedenlerle BOZULMASINA<karar>, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 02.11.2010 tarihide oybirliğiyle karar verildi.