MAHKEMESİ : KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2010NUMARASI : 2008/534-2010/210Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 10 parsel sayılı taşınmazdaki evini tapuda satış göstermek suretiyle gerçekte bedelsiz olarak davalı E..'ye temlik ettiğini, E..'ninde aynı şekilde davalı A..'ye devrettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ecrimisil birleştirilen dava ilede elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, asıl davanın, karşı davanın ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı karşı davalı A.. N.. vekili ile davalı karşı davacı A.. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali ve tescil; karşı dava ecrimisil; birleştirilen dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, dava karşı ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; asıl davanın davacısı A.. N..'nin muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı tapu iptal ve tescil davasının; davalı E.. yönünden husumet yokluğunden; davalı A.. yönünden ise kişinin kendi muvazaalı işlemine dayanarak hak elde edemeyeceği gözetilerek esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacı A.. N.. temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Karşı ve birleştirilen davanın davacısı A..'nin temyiz itirazlarına gelince; tarafların taşınmazda paydaş oldukları, taşınmazın tapu sicil kaydında davacı karşı davalı A.. N. lehine binanın kendisi tarafından yapıldığına ilişkin muhtesat şerhi bulunmasının taşınmazı tek başına kullanma yetkisi vermeyeceği kuşkusuzdur.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; karşı ve birleştirilen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davacısı Ayşe'nin çekişmeli taşınmazın zeminde kullanabileceği yer olup olmadığı üzerinde durulmamış, bu hususta bir araştırma yapılmamıştır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, karşı dava ve birleştirilen davanın davacısı Ayşe'nin çekişme konusu taşınmazın zeminde kullanabileceği yer bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı olarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı karşı davacı A..'nin, temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.