Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11939 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11218 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : EYÜP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/02/2010NUMARASI : 2008/335-2010/69Taraflar arasında görülen davada:Davacı, kayden maliki olduğu 502 parsel sayılı taşınmazına, davalıların taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuş, bilahare davalı şirket hakkındaki davasından feragat etmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalı şirket hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, davalı M.. yönünden davanın kabulü ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmiştir. Karar davalı M..vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi İlgün’ün raporu okundu, düşüncesi alında. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davalı şirket hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine; davalı M.. hakkındaki davanın kabulüyle el atmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmiş, hüküm davalı M.. tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; davacı şirketin mülkiyetinde bulunan çekişme konusu 502 parsel sayılı taşınmaza, komşu 501 parsel sayılı taşınmazın maliki davalı Mehmet'in taşkın yapılaşmak suretiyle el attığı belirlenerek, el atmanın önlenmesi isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı M..'in bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle bu yön itibariyle aleyhindeki hükmün ONANMASINA.Ancak; bilindiği ve gerek öğretide gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, taşınmaz maliki olan hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir.Somut olayda; çekişmeli taşınmaz davacı şirket adına 5.12.1996 tarihinde; komşu 501 parsel sayılı taşınmazın ise davalı M.. adına 20.4.1995 tarihinde satış nedeniyle tescil edildiği, eldeki davanın ise 16.9.2008 tarihinde açıldığı, bu süre zarfında davacı şirketin, davalının kullanımına karşı çıkmadığı, dava tarihine kadar da uyarı mahiyetinde bir ihtarda göndermediği anlaşılmaktadır.Bu durumda, davalı M...'in, dava tarihine kadar taşınmazı davacı şirketin izni ile kullandığı ve dava açılmakla muvafakatin geri alındığı kabul edilmelidir. Öyleyse, davalı M..'in ecrimisilden sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı gözetilerek, ecrimisil isteği yönünden hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.Öte yandan, davalılar vekili tarafından verilen 12.02.2009 hakim havale tarihli cevap dilekçesinde, savunma yoluyla TMK'nun 725. maddesine dayalı olarak temliken tescil isteğinde bulunulduğu, bilahare 30.4.2009 ve 10.12.2009 hakim havale tarihli dilekçelerde bu istek yönünden talep ve dava haklarını saklı tuttuklarının beyan edildiği gözetildiğinde, bu husus yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, bu konuda bir karar verilmemiş olmasında da isabet yoktur.Diğer taraftan, davada yıkım isteğinde de bulunulduğu halde, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Ayrıca, elatmanın önlenmesi isteği kabul edildiği, yıkım isteği yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmediği halde, yıkımı istenilen muhtesatların değeride esas alınmak suretiyle fazla harca hükmedilmiş olması da doğru değildir.Hal böyle olunca, ecrimisil isteğinin reddine; savunma yoluyla getirilen temliken tescil isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına; kabul edilen el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin olarak çekişme konusu taşınmazın sadece elatılan bölümünün keşfen belirlenen değeri üzerinden harç alınmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalı M..'in, temyiz itirazı açıklanan sebeplere ilişkin olarak yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.