MAHKEMESİ : KİLİS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/11/2009NUMARASI : 2006/419-2009/731Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları H..'in 4 ve 10 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalı O.. ve M..'e devredilmek üzere davalı A.. K.. ve A.. Ayar'a, 19 parsel sayılı taşınmazı ise ara malik kullanarak oğlu O..'a satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapuların iptali ile mirasçılar adına payları oranında tesciline ya da tenkise karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, miras bırakanın çekişme konusu taşınmazları ihtiyacı için sattığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil ya da tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Miras bırakanın çekişme konusu 19 parsel sayılı taşınmazı 18.12.1998 tarihli akitle dava dışı İsmet'e, onunda 14.6.1999 tarihli akitle murisin oğlu davalı O..'a, çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmazını 21.2.2001 tarihli akitle davalı A..'e, 4 parsel sayılı taşınmazını ise 14.1.2005 tarihli akitle diğer davalı A..'a satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir. Davacılar, yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardırBilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; ara malik İ.. E..'in murisin birlikte yaşadığı kadının eniştesi davalı A..'in murisin yeğeni, diğer davalı A..ise murisin oğlu M..'in kayın pederi olduğu görülmektedir.Öte yandan, ara malik İ..ve murisin ikinci eşinin babası S..'un tanık olarak alınan beyanlarından ve tüm dosya kapsamından, taşınmazların bedelsiz olarak devredildiği, murisin sağlık harcamalarının Bağ-Kur dan karşılandığı, başka taşınmazının bulunmadığı, 4 parsel sayılı taşınmazın mirasçı M.. tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın çekişmeli taşınmazları davalılara temlikinin bedelsiz mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.