Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
/* Style Definitions */
table.MsoNormalxTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin-top:0cm;
mso-para-margin-right:0cm;
mso-para-margin-bottom:10.0pt;
mso-para-margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:14px;font-sizex:11.0pt;
font-familyx:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-familyx:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-familyx:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}
DAVA : Taraflar
arasındaki sıra cetveline şikayetin bozmaya uyularak yapılan yargılaması
sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik olarak
verilen hükmün süresi içinde şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine
dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Şikayetçi
vekili, borçluya ait taşınmazın satışı sonrası düzenlenen sıra cetvelinde
haczinin düşmüş olduğu gerekçe gösterilerek müvekkiline pay ayrılmadığını,
oysaki borçlunun ve kefilin taksit anlaşmasına dair taahhütlerini ihlallerinden
sonra satış isteme süresinin yeniden işlemeye başlayacağını ileri sürerek, sıra
cetvelinin iptaliyle satış bedelinin müvekkilinin alacaklı olduğu icra
dosyasına ödenmesini talep ve şikayet etmiştir.
Şikayet olunan
vekili, taahhüdün ihlali halinde Satış isteme süresinin kaldığı yerden devam
edeceğini, bu bakımdan şikayetçinin haczinin düşmüş olduğunu savunarak,
şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, şikayetin
reddine dair verilen karar, şikayetçi vekilinin temyiz istemi üzerine,
Dairemizin 18.10.2012 tarih ve 4433 E., 6150 K. sayılı ilamıyla, şikayetçi
yanın, alacaklısı bulunduğu takip dosyasından gönderilen bilgilerin hatalı
olduğu, sıra cetvelinin de bu sebeple hukuka aykırı biçimde oluşturulduğu
yönündeki iddialarının, İcra Mahkemesince araştırılması ve varılacak uygun sonuç
dairesinde bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma ilamına
uyularak yapılan yargılama sonucunda, şikayetçinin bedeli paylaşıma konu
taşınmaz üzerine 17.11.2008 tarihinde haciz uyguladığı ve ilk olarak 15.5.2009
tarihinde takip borçlusuyla taksit anlaşması yaptığı, bu tarih itibariyle
İ.İ.K.nın 111. maddesi hükmü gereği iki yıllık satış isteme süresinin durduğu,
takip borçlusunun 26.6.2009 tarihli ilk taksidi ödememesi üzerine satış isteme
süresinin yeniden işlemeye başladığı, şikayetçinin bundan sonra 2.3.2010
tarihinde kefil ile bir taksit anlaşması yaptığı ve bu tarih itibariyle de
satış isteme süresinin yeniden durduğu, kefilin 20.4.2010 tarihli 2. taksidi
ödememesi üzerine sürenin yeniden işlemeye başladığı, dolayısıyla takibin durduğu
günlerin satış isteme süresine eklenmesi halinde, şikayetçi yönünden satış
istenmesi gereken en son tarihin 17.11.2010 tarihi değil 16.2.2011 tarihi
olduğu, taşınmaz henüz bu süre dolmadan 28.1.2011 tarihinde satılmış olduğundan
satış tarihi itibariyle şikayetçinin haczinin düşmemiş olduğu gerekçesiyle,
şikayetin kabulüyle sıra cetvelinin iptaline ve sıra cetvelinin şikayetçinin
alacaklı olduğu Manisa 2. İcra Müdürlüğü'nün 2008/6013 E. sayılı dosyası
gözetilerek düzenlenmesine karar verilmiştir.
Kararı, şikayet
olunan vekili temyiz etmiştir.
Şikayet, sıra
cetvelinde sıraya ilişkindir.
İ.İ.K.nın 111.
maddesinin 3. ve 4. fıkraları "Borçluyla alacaklının borcun
taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin
devamı süresince 106. ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez.... Taksitlerden
biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam
eder." hükmünü içermektedir.
Şikayetçinin alacaklı
olduğu Manisa 2. İcra Müdürlüğü'nün 2008/6013 E. sayılı dosyası kapsamından,
şikayetçinin talebi üzerine bedeli paylaşıma konu takip borçlusuna ait taşınmaz
üzerine 17.11.2008 tarihinde haciz konulduğu, borçlu ile ilk olarak 15.5.2009
tarihinde taksitlendirme sözleşmesi imzalandığı, 26.6.2009 tarihli ilk taksidin
ödenmediği, daha sonra icra kefili ile 2.3.2010 tarihinde 2. bir taksit
anlaşması yapıldığı, bu anlaşma kapsamında 20.4.2010 tarihli 2. taksidin de
ödenmediği, bedeli paylaşıma konu taşınmazın bir başka icra dosyasında
28.1.2011 tarihinde satıldığı anlaşılmıştır.
YHGK'nın 28.5.2003
tarih ve 2003/19-289 E., 2003/373 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
İcra ve İflas
Kanun'unda bu konuda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, 78/2 ve 340.
maddelerdeki düzenlemelerden, hacizden önce taksit sözleşmesi yapılmasının
mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır. O halde alacaklıyla borçlu, hacizden önce
her zaman borcun taksitle ödenmesini kararlaştırabilir ve İ.İ.K.nın 111.
maddesinde öngörülen ödeme şartlarına bağlı kalmaksızın taksitlerin miktarının
ve ödeme zamanını serbest iradeleriyle diledikleri gibi tayin edebilirler.
Belirtilmelidir ki, burada, 111. maddede öngörülenden farklı olarak,
alacaklının böyle bir taksitlendirmeyi kabul etmiş bulunması şarttır. Bu türden
bir sözleşme yapıldığı ve taksitler zamanında ödendiği sürece, 106. maddede
öngörülen süreler de işlemez.
Diğer taraftan
borçlu, hacizden sonra fakat satış talebinden önce borcunu muntazam taksitlerle
ödemeyi taahhüt eder ve bu taahhüdü İ.İ.K.nın 111. maddesinde öngörülen
şartlara uygun olursa, alacaklının kabulü aranmaksızın icra takibi
kendiliğinden durur. Başka bir ifadeyle, borçlunun kanuni taksit hakkını
düzenleyen İ.İ.K.nın 111. maddesi hükmü çerçevesinde alacaklının kabulü
gerekmeksizin yapılan bu sözleşmenin devamı süresince 106. maddede öngörülen
süreler işlemeyecektir.
Nitekim, İ.İ.K.nın
111. maddesine 3494 Sayılı Yasayla eklenen 3. fıkranın hükümet gerekçesinde de
taksitle yapılan ödemelerin devamı sırasında çoğu kez kanunun satış talebi için
aradığı sürenin dolduğu, taksit ödemelerinin borçlu tarafından ihlali halinde
süre geçtiği için alacaklının satış talebinde bulunamadığı ve bakiye alacağını
tahsilde zorlukla karşılaştığı, bu mahzuru bertaraf etmek için taksit
sözleşmesinin ihlaline kadar geçen sürenin satış isteme süresinin hesabında
nazara alınmayacağı ilkesinin getirildiği belirtilmiştir. Gerekçedeki bu
açıklamalardan, anılan madde hükmünün, alacaklının haklarını korumak amacıyla
eklenmiş olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Amaç bu olduğu için
de, alacaklının kabulüne bağlı olmaksızın borçlunun kanuni taksit hakkını bir
defadan fazla kullanması mümkün değildir. Yine, taksitlendirme sözleşmesinin
borçlu tarafından ihlali halinde yapılacak yeni taksit sözleşmeleri de,
alacaklının kabulüne bağlı olacaktır.
Az yukarda
açıklandığı üzere, borçlu ve alacaklının anlaşarak borcu taksitlendirmeleri
halinde, İ.İ.K.nın 106. maddesinde öngörülen süreler işlemez. Ancak, aynı
Kanun'un 20. maddesinin açık hükmü karşısında, ilk taksitlendirme sözleşmesinin
ihlalinden sonra yapılan yeni taksitlendirme sözleşmeleri, anılan sürelerin
işlemesini engellemez.
Bu noktada şu hususun
da vurgulanmasında yarar vardır İcra ve İflas Kanun'unda düzenlenen süreler
kesin olup, 20. maddede, Kanunun tayin eylediği müddetleri değiştiren bütün
mukavelelerin geçersiz olduğu hükme bağlanmıştır. Eş söyleyişle, icra takibinin
tarafları için konulmuş olan, hak düşürücü nitelikteki bu süreler, sözleşmeyle
değiştirilmez.
Somut olayda,
şikayetçinin borçluyla yaptığı 15.5.2009 tarihli ilk taksitlendirme
sözleşmesiyle duran satış isteme süresi 1. taksidin ödenmediği 26.6.2009
tarihinde kaldığı yerden devam eder, sonradan icra kefiliyle yapılan sözleşme
satış isteme süresini etkilemez. Zira, icra kefili, kendi borcuna değil,
borçlunun borcuna kefil olduğundan, aynı borçlu ve borç için işleyen, duran ve
tekrar işleyen sürelerin bir daha durması kabul edilemez. Bu durumda, İ.İ.K.nın
106. maddesindeki iki yıllık süre içerisinde satış talebinde bulunmayan ve
başka bir icra dosyasından bu süre geçtikten sonra yapılan satıştan da süre geçtiği
için yararlanamayan şikayetçinin haczi düşmüş olup, bu doğrultuda düzenlenen
sıra cetveli doğru olduğundan şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken,
icra kefiliyle yapılan taksitlendirme sözleşmesindeki sürelerde dikkate
alınarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda
açıklanan nedenlerle, şikayet olunan vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle
hükmün, şikayet olunan yararına bozulmasına, peşin alınan harcın istenmesi
halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme
yolu açık olmak üzere, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.