MAHKEMESİ : KORKUTELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/06/2009NUMARASI : 2005/7-2009/254Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 15 parça taşınmazı satış suretiyle K.. C..’e, ondan da davalılar M.. ve T..’ye temlik ettiğini, satışların gerçek olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar M...ve T.., dava konusu taşınmazların muvazaalı değil, icra takibi sırasında düzenlenen protokol doğrultusunda devirlere konu edildiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalılar, yargılamaya katılmadıkları gibi davaya cevap da vermemişlerdir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların bir kısım davalılara temlikinin muvazaalı olduğu, 3 parça taşınmazın ise imar ve kadastro neticesi tescil edilmiş olup muvazaa ile illetli bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar M.. ve T.. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.11.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H.. B.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda, davanın kabulüne değinildiği halde, gerekçeli kararda, davanın kabulü yanında, hükmün 2.bendinde;" 391 ada 8, 225 ada 3, 291 ada 181 parsel sayılı taşınmazlar imar ve kadastro neticesinde tescil edildiğinden muvazaalı işlem konusu olmadığından bu parseller hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına" denilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Bozma nedenine göre, diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 09.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.