Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11763 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 9505 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/03/2008NUMARASI : 2006/212-2008/46Taraflar arasında görülen davada;Davacılar; kayden paydaş oldukları 2603 parsel sayılı taşınmaza, paydaşlardan davalı C.ile kayıtla ilgisi bulunmayan kızı diğer davalı P. oto yıkama ve otopark olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar; çekişme konusu taşınmazın yaklaşık 500 m2'lik bölümünün davalı C. tarafından davacılar dışındaki paydaşları temsilen davalı P.. kiraya verildiğini ve P..de, 11.11.2004 tarihinde açılış yapıp, otopark olarak kullandığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; davalıların çekişmeli taşınmazın tamamına elattıkları, davacıların paylarından yararlanamadıkları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacıların paylarına vaki elatmanın önlenmesine ve bilirkişi raporuyla belirlenen ecrimisile hükmedilmiştir.Karar; taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek mahkemece hüküm altına alınan ecrimisil bedellerine, kısa kararda "takip tarihinden itibaren" gerekçeli kararda ise "tahakkuk tarihinden itibaren" yasal faiz yürütülmesine şeklinde karar verilmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.