Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11744 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1925 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaHÜKÜM : Mahkûmiyetİlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenip gereği düşünüldü:Sanık Murat hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;Mağdure beyanı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu cinsel amaçla işlendikleri halde 5237 sayılı TCK'nın 109/5. maddesinin uygulama dışı bırakılması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Hükümden sonra 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,Sanık Halil İbrahim hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;Sanığın eyleme iştirak edenler ile birlikte davaya konu 05.12.2005 tarihli cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işledikten sonra bu olayla ilgili soruşturma devam ederken 08.02.2006 günü ikinci kez mağdureyi arkadaşlarıyla beraber kaçırarak Burhaniye ilçesine götürüp nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu dosya içindeki belgeler ile Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2006 gün 2006/113 Esas, 2006/448 Karar sayılı dosyası kapsamından anlaşıldığından, mevcut haliyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerinin bir suç işleme kararının icrası kapsamında mağdureye yönelik olarak değişik tarihlerde birden fazla gerçekleştirilmesinin TCK'nın 43. maddesinin uygulanmasını gerektireceği, Dairemizcede benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.05.2014, 2014/465-276 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi birleştirilmesinin isabetli olacağı, ancak Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin sanık hakkında 08.02.2006 tarihinde işlediği nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından dolayı verdiği mahkûmiyet hükümlerinin Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 16.07.2007 gün, 2007/5518 Esas, 2007/6155 sayılı kararıyla onanıp kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Zincirleme suç" kenar başlıklı 43. maddesinin birinci fıkrasının bir ve ikinci cümlelerinde; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. " hükmü yer aldığı 43. maddenin birinci fıkrasına 5377 sayılı Kanunun 6. maddesiyle eklenen cümleye ilişkin madde gerekçesinde; “Zincirleme suç hâlinde, aynı suçun birden fazla işlenmiş olması söz konusudur. Ancak, bu suçlar, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmektedirler, yani, bu suçlar arasında sübjektif bir bağ bulunmaktadır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Zincirleme suç halinde, ortada bir suç değil, birden fazla suç mevcuttur… Zincirleme suç halinde, kişiye bu suçların her birinden dolayı ayrı ayrı değil, bir ceza verilmekte ve fakat ceza artırılmaktadır.” ifadeleri yer almaktadır.Zincirleme suç halinde esasen ortada birden fazla fiil ve birden fazla suç bulunmakta, ancak Kanun Koyucunun izlemiş olduğu suç ve ceza politikası gereği bir cezaya hükmedilip bu cezanın anılan fıkrada öngörüldüğü şekilde dörtte birden dörtte üçüne kadar arttırılacağı kabul edilmektedir.Zincirleme suça ilişkin hükümler sadece kanunda açıkça belirtilen durumlarda uygulanabilecektir. Buna göre zincirleme suç kapsamında yer alan birden fazla suçun cezalandırılmasını düzenleyen 43. maddenin birinci fıkrası ile dava zamanaşımına ilişkin aynı 66. maddenin altıncı fıkrası gibi hallerde zincirleme suç hükümleri uygulanacak, kanunda açık düzenleme bulunan hallerin dışında ise bu kapsama giren suçlar bağımsızlıklarını koruyacaklardır.Dosya kapsamına göre, 05.12.2005 tarihli eylem ile kesinleşen hükme konu 08.02.2006 tarihli eylemin zincirleme şekilde gerçekleştirilmesi nedeniyle zincirleme suç kapsamında yer alan her bir eylemin birbirinden bağımsız olarak cezalandırılmasının mümkün olmayacağı dikkate alınıp mahkemece, Ağır Ceza Mahkemesinin sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolayı temel cezayı alt sınırdan belirlemek suretiyle yaptığı uygulama esas alınarak TCK'nın 109/2, 109/3-a, b, 109/5, 43/1, 62/1. maddelerinin tatbiki suretiyle belirlenecek hapis cezasından adı geçen Ağır Ceza Mahkemesinin atılı suçtan hükmettiği sonuç cezanın mahsup edilmesi sonrası kalan ceza miktarı ile sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması neticesinde fazla ceza tayini,Hakkında hapis cezasına hükmedilen sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.