MAHKEMESİ : AKŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/06/2009NUMARASI : 2008/58-2009/409Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalılar adına tapuda kayıtlı 551 parsel sayılı taşınmazın A.. Gölü kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek tapu iptali isteğinde bulunmuştur.Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “...Ancak, dava kısmen kabul edildiğine göre davanın kabul ve ret oranı gözetilmek suretiyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalıların sorumlu tutulması gerekirken, giderlerin davacı Hazine üzerinde bırakılması ayrıca davada vekille temsil edilen davacı Hazine yararına avukatlık ücretine hükmedilmemiş olması doğru değildir” gereçesiyle bozulmuş olup, .Mahkemece bozmaya uyularak davanın 10 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldüDava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece, 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesine ilave yolu ile birtakım düzenlemeler getiren 5841 Sayılı Yasa gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen hazinenin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle buna ilişkin hükmün onanmasına,Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Bir taraf dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olduğu halde dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5. cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21/12/1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12/09/1977, 5445/5655 dipnot 161: 10.HD 24/02/1976, 6296/1297).Hal böyle olunca; yapılan uygulama ile taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı saptandığına göre HUMK'nun 417. maddesi gereğince tarafların haklılık ve haksızlık oranları dahilinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaları gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.