Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1165 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13720 - Esas Yıl 2009
Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 35 ada 57 parsel sayılı taşınmazın paydaşları olan Ahmet oğulları İbrahim ve Necip’e İstanbul Defterdarı’nın kayyım olarak atandığını, kayyumla idare süresinin dolduğunu ileri sürerek taşınmazın Hüsrev Kethüde Vakfı adına tesciline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı kayyum vekili, husumet çokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, aslı vakıf olan dava konusu taşınmaz maliklerin gaip olduklarının ve 10 yıllık kayyumla idare süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı kayyum vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı, Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.KARARDava, gaiplik ile tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, harca tabi nitelik taşıyan bir davanın açıldığının kabul edilebilmesi için, başvurma ve nisbi harcın alınması gerekeceği tartışmasızdır.Davacı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün harca tabi olduğunda da kuşku yoktur.Her ne kadar, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 77. maddesinde“...tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır”hükmüne yer verilmiş ise de, anılan hükmün yargı harçlarını kapsamadığı yasal ve yargısal uygulamalar gereğidir. Anılan kural, Hukuk Genel Kurulu’nun 24.12.2008 tarih ve 2008/18-777 esas, 2008/788 sayılı kararı ile sabittir.Oysa, somut olayda dava açan davacı idareden gerek başvuru, gerekse nispi harç tahsil edilmemiştir. Harç ikmali sağlanmaksızın davanın devamına ve yargılamanın sürdürülmesine 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 30 ve 32. maddeleri hükmü gereğince yasal olanak yoktur.Hal böyle olunca, gerek başvurma harcı gerekse nispi harcın tahsil edilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Kabule göre de Türk Medeni Kanunu’nun 33/2 ve 3. maddesinde;“‘ . .mahkeme gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilği vermeleri için usulüne göre yapılan ilianla çağrılır, bu süre, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.”hümmünün öngörülmüş olması nedeniyle bir kimse hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için diğer koşulların yanında en az iki kez ilan yapılması zorunludur. Oysa, somut olayda, bir kez ilan yapılmış ve bununla yetinmek suretiyle mahkemece sonuca gidilmiştir.O halde, kurulan hümün doğru olduğu söylenemez.SONUÇ: Davalı Kayyum vekilinin temyiz itirazları yerindedir, kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.