Tebliğname No : 5 - 2015/26214MAHKEMESİ : Kastamonu Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/12/2010NUMARASI : 2004/307 Esas, 2010/219 KararSUÇ : Nitelikli zimmet ve görevi kötüye kullanma (sanık A.. K.. hakkında), denetim görevini ihmal ederek zimmete sebebiyet verme (diğer sanıklar haklarında)İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;Dilekçesinin içeriğine göre zamanaşımı nedeniyle davaların düşürülmesine dair hükümleri temyiz ettiği anlaşılan şikayetçi G.. B.. vekilinin görevi kötüye kullanma ve denetim görevini ihmal ederek zimmete sebebiyet verme suçlarıyla ilgili olarak CMK'nın 237 ve 238. maddelerine göre usulüne uygun şekilde başvurarak katılan sıfatını kazanmaması nedeniyle bu hükümleri temyiz etmeye hakkı bulunmadığından temyiz istemlerinin CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin sanık müdafiinin ve katılan vekilinin sanık A.. K.. hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:İş bu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilen 2007/61 esas sayılı dava dosyası ile ilgili olarak sanığın usulüne uygun olarak savunması alınmadan hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 147, 191 ve 193. maddelerine aykırı davranılması,Kabule göre de;İ.. İ..’den kooperatife olan borcu nedeniyle aldığı parayı kayıtlara işlemeyip mal edinip bir kısmını daha sonra ödemesi şeklindeki ilgilisinin beyanları ile tespit edilen eyleminin nitelikli zimmet vasfında olduğu gözetilmeden güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulüyle kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi,Sanığın ortaklar adına sahte kredi sözleşmeleri düzenleyip bu senetlere ilişkin borçları kendisi karşılamayıp yine ortaklar adına düzenlediği sahte senetler ile aldığı paralarla kapatması nedeniyle kullanma zimmeti olarak kabul edilemeyecek nitelikteki mal edinme eylemlerindeki sahtecilik fiillerinin 765 sayılı TCK'nın 202/2. maddesinde düzenlenen nitelikli zimmet suçunun unsuru olması nedeniyle ayrıca resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulamayacağı, buna karşılık 5237 sayılı TCK'nın 212. maddesindeki "sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur" şeklindeki düzenleme uyarınca hem zimmet hem de resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu gözetilip, 5237 sayılı Yasanın 212. maddesine göre ise ayrı bir suç oluşturması nedeniyle bu suça ait dava zamanaşımı süresinin 5237 sayılı Kanuna göre belirlenmesi gerektiğine işaret eden Ceza Genel Kurulu’nun 17/09/2013 tarih ve 2013/2-499; 2013/375 sayılı kararı nazara alınarak, zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma zamanının birleştirilen her bir dava için ayrı ayrı değerlendirilmesi, 2004/1891 esas sayılı iddianameye ilişkin hazırlık soruşturmasının başlangıç zamanının mahkemenin kabulünde olduğu gibi A.. A..’ın 11/08/2004 günlü şikayeti ile değil M.. D..’nin şikayetinin hazırlığa kayıt tarihi olan 23/07/2004 olarak kabul edilmesi, bu iddianamenin mahkemenin esasa kaydı tarihinin ise 17/12/2004 olduğu, 2005/532 esas sayılı iddianameye ilişkin hazırlığa kayıt tarihinin 22/11/2004, mahkemenin esasına kayıt tarihinin 28/04/2005 olduğu, 2007/567 esas sayılı iddianameye ilişkin soruşturmanın kayıt tarihinin 28/04/2005, iddianamenin kabul tarihinin ise 11/04/2007 olduğu gözetilip etkin pişmanlığa ilişkin ödeme zamanının soruşturma aşaması olduğu gözetilerek 765 sayılı TCK'nın 202/2, 80, 202/3, 219/son, 33, 5237 sayılı TCK'nın ise 247/1-2, 43/1, 248/2-1. cümle, 53/1-5, 204/2, 43, 53/1-5. maddelerine göre TCK’nın 3. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi de gözetilerek lehe yasa karşılaştırması yapılması suretiyle karar verilmesi gerektiği gözetilmeden lehe kabul edilen 5237 sayılı Yasa uyarınca etkin pişmanlık aşaması yanlış belirlenerek nitelikli zimmetten mahkumiyet hükmü kurulup, sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi,Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanık hakkında 53/5. madde gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde infaza başlanacağı tarih de belirtilmeden hak yoksunluğuna hükmedilmesi,Kendisini vekille temsil ettiren katılan kooperatif lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.