MAHKEMESİ : ÇANKIRI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/06/2008NUMARASI : 2008/113-2008/246Taraflar arasında görülen davada;Davacı; davalıların ördüğü taş duvarın maliki olduğu 60 sayılı parsele taştığını, aynı zamanda da eğreti biçimde yapıldığı için taşların taşınmazına yuvarlanıp tehlike yaratabileceğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve tehlikenin giderilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; duvarın davacı taşınmazına taşkınlığı bulunmadığı, ancak temelsiz ve harçsız yapılması nedeniyle zarara yol açabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, taş duvarın temel açılıp harç ile örülmesi suretiyle tehlikenin giderilmesine karar verilmiştir.Karar; davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tehlikenin giderilmesi isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 60 sayılı parselin maliki olan davacının, komşu 61 sayılı parselde örülen taş duvarın taşınmazına taştığını ve tehlike yarattığın ileri sürerek eldeki davayı açtığı görülmektedir.Bilindiği üzere, çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum göz önünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Somut olayda, keşifte hassas aletle ölçüm yapılmadığı ve uygulamanın ölçüm verilerinin belirtilmediği, düzenlenen bilirkişi raporunun da keşfi izlemeye ve denetime olanak tanımadığı görülmHal böyle olunca, yeniden keşfe gidilerek yukarıda değinilen ilkeleri karşılar biçimde ölçüm yapılması, bilirkişilerden krokili rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz uygulama ve bilirkişi raporu ile yetinilip hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.