Hukuk Genel Kurulu 2015/46 E. , 2015/1158 K.HER DAVANIN AÇILDIĞI TARİHTEKİ HUKUKİ VE MADDİ OLGULARA GÖRE SONUÇLANDIRILACAĞIBOŞANMADAN KAYNAKLI NAFAKA İSTEMİDAVA TARİHİNDEN SONRA ORTAYA ÇIKAN İŞTEN AYRILMA OLGUSUTÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 174TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 175
"İçtihat Metni"Taraflar
arasındaki “boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka” davasından
dolayı verilen kararın bozulması üzerine direnme yoluyla; İzmir 10.Aile
Mahkemesinden verilen 21.03.2013 gün ve 2013/119 E.-2013/243 K. sayılı
kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan
01.10.2014 gün ve 2013/2-1232 E.-2014/712 K. sayılı ilamın, karar
düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı-karşı davalı F.. K.. vekili
tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Asıl dava boşanma; karşı dava ise, boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka istemlerine ilişkindir.Davacı/karşı
davalı (koca) vekili, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine
dayalı olarak tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava
etmiştir. Davalı/karşı davacı (kadın) vekili müvekkilinin kusuru
bulunmadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine karar verilmesini; asıl
kusurun davacı kocada olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile
tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına maddi ve manevi tazminat
ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemenin;
“asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, karşı davanın kabulü
ile 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın ve 500 TL
yoksulluk nafakasının davacı/karşı davalı (koca)dan alınarak
davalı/karşı davacı(kadın)a verilmesine” dair verdiği karar;
davacı/karşı davalı (koca) vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece,
“Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın
niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davacı-davalı kocanın
çalıştığı işten ayrıldığı da nazara alındığında kadın yararına takdir
edilen yoksulluk nafakasının çok olduğu, Türk Medeni Kanunu’nun
4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda
nafakaya hükmedilmesi gerektiğine” işaretle bozulmuş; mahkemece önceki
kararda direnilmiştir. Direnme hükmünün, davacı/karşı davalı (koca)
vekilinin temyizi üzerine, Hukuk Genel Kurulunca oyçokluğuyla usul ve
yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar verilmiş;
davacı/karşı davalı (koca) vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasına
geçilmeden önce, davanın niteliği ve müddeabihin miktarı itibariyle
Hukuk Genel Kurulu kararına karşı karar düzeltme isteminde
bulunulmasının mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış,
yapılan görüşmeler sonunda dava konusu nafakanın boşanma davası ile
birlikte istenmesi ve boşanmanın feri niteliğinde olması nedeniyle
miktarına bakılmaksızın karar düzeltme incelemesinin yapılması
gerektiğine yapılan birinci görüşmede oyçokluğuyla karar verilmiş, işin
esasının görüşülmesine geçilmiştir.İşin esasına gelince:Uyuşmazlık;
mahkemece esasa ilişkin karar verilip hakimin davadan elini çekmesinden
sonra meydana gelen yeni olguya dayalı olarak temyiz aşamasında ileri
sürülen ‘yeni delilin’ bozma nedeni yapılıp yapılamayacağı ile mahkemece
takdir edilen nafakanın makul oranda ve hakkaniyete uygun miktarda olup
olmadığı noktasında toplanmaktadır.Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 179/1.maddesi ve 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 119.maddesi uyarınca davacı, davanın
dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında açık özetlerini ve
iddia edilen her vakıanın hangi delille ispat edileceğini bildirmek
zorundadır. Aynı şekilde HUMK’nun 200.maddesi ve HMK’nun 129.maddesi
uyarınca da davalı, savunmasının dayanağı olan bütün vakıaları sıra
numarası altında açık özetlerini ve savunmanın dayanağı olan her
vakıanın hangi delille ispat edileceğini bildirmek zorundadır. Bunlar,
tarafların dilekçelerindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep
sonucunu haklı göstermeye yarayan vakıalardır. Dava ve cevap
dilekçelerinde ileri sürülmemiş olan vakıalar, davadan sonra
kendiliğinden incelenemeyeceği gibi, hakim onları hatırlatacak hallerde
dahi bulunamaz (HUMK m 75). O halde, dava ve cevap dilekçelerinde
bildirilmiş olan vakıalar davanın sınırını çizmekte ve mahkemece ancak,
bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir. İşte
bu nedenledir ki, her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma
göre karara bağlanır. Bir başka ifadeyle hüküm, uyuşmazlığın
başlangıcından dava açılan güne kadar gerçekleşmiş olayları kapsar. Aksinin
kabulü; tarafların dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği
nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve
karar düzeltme süreçleri de dâhil, yargılamanın son aşamasına kadar
gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği
sorununu ortaya çıkaracaktır. Nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15
sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı’nda, “her davada açıldığı
tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…”
gerekçesine yer verilerek, davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki
ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir. Somut
olayda; davacı/karşı davalı(koca) temyiz dilekçesine eklediği
25/04/2012 tarihli ibraname uyarınca işten ayrıldığını, bu nedenle hüküm
altına alınan nafakanın miktarının yüksek olduğunu belirtmiş, Özel
Daire de “davacı/karşı davalı kocanın çalıştığı işten ayrıldığı da
nazara alındığında hüküm altına alınan nafaka miktarının çok olduğu”
gerekçesiyle kararı bozmuştur.Bozma ilamında sözü edilen,
davacı/karşı davalı (koca)nın çalıştığı işten ayrıldığı olgusunun, ancak
davanın açılmasından önce gerçekleşmesi halinde ve buna davada
dayanılması durumunda hükme esas teşkil edebileceği kuşkusuzdur. Dava
tarihinden sonra temyiz aşamasında davacı/karşı davalı kocanın çalıştığı
işten ayrılması halinde ise, az yukarıda açıklanan ilkeler gereği, bu
yeni olgunun, nafakanın yeniden gözden geçirilmesi amacıyla açılacak
yeni dava sırasında dikkate alınabileceği, her türlü duraksamadan
uzaktır. Hal böyle olunca; Yerel Mahkemenin, her davanın açıldığı
tarihteki hukuki ve maddi olgulara göre sonuçlandırılması gerektiği
ilkesi benimsenerek, karar tarihinden sonra davacı/karşı davalı
(koca)nın çalıştığı işten ayrılmasının değerlendirilemeyeceği,
dolayısıyla hükme esas alınamayacağı yönündeki direnme kararı usul ve
yasaya uygun olup, yerindedir. Öte yandan, davacı/karşı davalı
(koca) işten ayrılmamış olsa da tarafların gerçekleşen sosyal ve
ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına
göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası çok olup, mahkemece
Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate
alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekmektedir. Hukuk
Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davalı/karşı davacı
(kadın) yararına hüküm altına alınan nafaka miktarının fazla olmadığı
yerel mahkeme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de; bu
görüş yukarıda belirtilen gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından
benimsenmemiştir.Bu nedenle, davacı/karşı davalı (koca) vekilinin
karar düzeltme isteminin kabulü ile “onama” yönündeki Hukuk Genel
Kurulunun 01.10.2014 gün ve 2013/2-1232 E. 2014/712 K. sayılı kararının
kaldırılmasına ve direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe
ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar vermek gerekmiştir. S O N
U Ç : Davacı/karşı davalı (koca) vekilinin karar düzeltme isteminin
kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 01.10.2014 gün ve 2013/2-1232
E.-2014/712 K. sayılı kararının kaldırılmasına; yerel mahkeme direnme
hükmünün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle BOZULMASINA,
istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine,
08.04.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla ile karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
İşçi alacağı ilamda brüt olarak belirtilmiş ise, alacaklı vergi ve sigorta primlerini indirdikten sonra net miktar üzerinden takip yapabilir
Borçlu itirazında; alacaklı vekili tarafından Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/896 Esas, 2011/607 Karar sayılı ilamının dayanağının işçi alacağı olup hükmedilen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının net ya da brut olduğunun belirtilmediği, takibe konu ilama esas teşkil eden bilirkişi raporu
icra müdürünün tebligat yapılan kişilerin varlığını araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı -hatalı tebligat - bakanlığa açılan dava -görev
Davacı M.. S.. vekili Avukat S.. B.. tarafından, davalılar T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vdl. aleyhine 19/12/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca
İtirazın iptali davasında takipte talep edilen faiz için dava açılmamış olması -faiz üzerinden inkar tazminatına hükmedilemeyeceği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekilleri Avukat O.K. ve M.K.geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?