MAHKEMESİ : İstanbul 14. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2012/447-2013/677Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, kira paralarının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 10.049.49 TL asıl alacak ve 2.982.75 TL işlemiş faizi olmak üzere 13.032.24 TL üzerinden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, 16.02.2012 tarihinde davalı tarafından yapılan ödemenin icra müdürlüğünce dikkate alınmasına ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.1-Her ne kadar davacı vekili tarafından hüküm katılma yolu ile temyiz edilmiş ise de, temyiz dilekçesinin 13.02.2014 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 10.03.2014 tarihli dilekçe ile hükmü katılma yolu ile temyiz eden davacı vekili HUMK'nun 433 / 2 maddesi hükmü gereği yasal on günlük süre geçtikten sonra temyiz isteminde bulunduğundan davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller, mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.3-Davalı vekilinin hüküm altına alınan kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;İcra takibinde ve davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.05.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile İstanbul D.. M..'nde bulunan 398 ve 399 No'lu ofis büroları her ayın beşine kadar ödenmek koşulu ile aylık 6.120 TL + KDV bedelle ofis bürosu olarak kullanılmak üzere davalıya kiralanmıştır. Sözleşmenin özel şartlar bölümü 4.1 maddesinde, yıllık kira artışının birinci yılın sonunda ve devam eden yıllarda İstanbul Ticaret Odası'nın ücretliler geçinme endeksi oranında bir önceki kira parasına eklenmek suretiyle belirleneceği, özel 4.2.a maddesinde de geç yatırılan kiralar için aylık % 10 gecikme faizi tahakkuk ettirileceği kararlaştırılmıştır.Davacı kiraya veren anılan kira sözleşmesine dayanarak 17.01.2012 tarihinde İstanbul 31.İcra Müdürlüğü'nün 2012 / 7616 sayılı dosyasında 17.01.2012 tarihinde başlattığı icra takibi ile Aralık 2011 ayı kirası 9.889.01 TL, Ocak 2012 ayı kirası 10.049.49 TL ve işlemiş faizi 2.982.75 TL olmak üzere toplam 22.921.25 TL'nin tahsilini talep etmiştir. Takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı kiracı, davacıya ödenmemiş bir kira borcunun bulunmadığını, borç bulunmadığından faiz işletilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, ayrıca istenen aylık % 10 faiz oranının da fahiş olduğunu belirterek icra takibini durdurmuştur. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan işbu davada, tarafların ticari defterleri ve alınan bilirkişi raporu itibariyle davalının takibe konu edilen Aralık 2011 ayı kirasını icra takibinden önce 16.01.2012 tarihinde yapmış olduğu 45.030.78 TL'lik ödemesi içinde ifa ettiği, Ocak 2012 ayı kirasının ise davanın açılmasından önce 16.02.2012 tarihinde yatırdığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın açıldığı 08.10.2012 tarihinde takip konusu asıl alacağın tamamı ödendiğinden konusu kalmayan asıl alacak hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporu çerçevesinde takip tarihinde davalının 10.049.49 TL borcunun bulunduğundan söz edilerek bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi doğru değildir.4-Davalı vekilinin hüküm altına alınan faiz alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davacı vekili yapmış olduğu icra takibinde takip konusu edilen alacağın kira sözleşmesinin özel şartlar bölümü 4.2.a maddesi gereği aylık % 10 gecikme faizi ile tahsilini talep etmiştir. Mahkeme de bilirkişi tarafından bu oran üzerinden hesaplanan 2.982.75 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına karar vermiştir. Bununla birlikte 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 Sayılı Kanun'un 7. maddesinde Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76. faize ilişkin 88. temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddelerinin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesi gereğince, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranı geçerlidir. Bu durumda icra takibine konu edilen temerrüt faizi isteminin davanın halen derdest olması karşısında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesi göz önünde bulundurularak hüküm altına alınması gerekirken aylık % 10 üzerinden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.5-Davalı vekilinin icra inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemektir. Eğer alacaklı itirazın iptali davasında haklı çıkar ve borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse istek halinde alacaklı yararına, eğer davalı borçlu haklı çıkar ve dava reddedilirsebu kez alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olması koşulu ile yine istek halinde borçlu yararına tazminata hükmedilir. Ne var ki icra inkar tazminatı, niteliği gereği ancak itirazın iptali davası sonucunda davanın tamamen veya kısmen kabulüne karar verilmesi koşuluna bağlı olarak hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminattır. Yasa ile güdülen amaç, borçlu olduğu miktarı bilebilecek durumda olan borçlunun ödeme emri üzerine icra borcunu inkar etmesini önlemek, gerçekte alacaklı olmayan alacaklının da borçluya zarar vermesini engellemektir.Somut olayda, davacı, davalı hakkında yapmış olduğu icra takibi ile 19.938.50 TL kira alacağının 2.982.75 TL işlemiş faizi ile toplam 22.921.25 TL olarak tahsilini talep etmiş, icra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan işbu davada mahkemece davanın kısmen kabulü ile itirazın toplam 13.032.24 TL üzerinden iptaline hükmedilmiştir. Ancak davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddi ile birlikte davacının % 40'dan az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini istemiş olmasına rağmen davanın ret edilen kısmı üzerinden davalının tazminat isteği hakkında olumlu- olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda ( 1 ) No'lu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE , davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda ( 3), ( 4) ve ( 5 ) No'lu bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 10.2.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.