Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11465 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7705 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : GÜLŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/03/2010NUMARASI : 2010/53-2010/56Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, mirasbırakan İ.. A..’ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak taşınmazlarını davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 2009/129 esas sayılı asıl dosyada; 20.08.2009 tarihli tutanak ile ‘usulüne uygun vekaletname gereğince Av. İ..A..’ın davacı B.. A.. vekili olarak duruşmalara kabulü’nün tensip edildiği, 05.11.2009 tarihli ikinci oturumda gelen Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı yazısında baro yönetim kurulunun kesinleşmiş kararı ile adı geçen avukatın ruhsatının iptal edilerek adının baro levhasından silindiğinin bildirildiğine ve diğer davacılar yönünden geçerli vekaletname alınmadığına değinilerek, “davacı B.. A.. dışındaki davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına, tutanağın belirtilen davacıya tebliğine” dair ara kararı kurulduğu, 19.03.2010 günlü son oturumda ise “davacı vekilinin talebi doğrultusunda B.. A.. dışındaki davacılar yönünden dosyanın tefriki ile kaydedilecek ayrı esas numarası üzerinden gerekçeli kararın yazılmasına” karar verilerek, duruşmanın 14.05.2010 tarihine ertelendiği, yargılama sırasında davacı B.. A..’ın 08.12.2009 tarih ve 2254 yevmiye no.lu kendisine asaleten, diğer davacılara vekaleten düzenlenen vekaletname ile Av. N.. G..Y..ttiği, görülmüştür. Bilindiği gibi HUMK.’nun 61. maddesi, “davaya vekalet ehliyeti olmayan bir kişinin vekil sıfatıyla dava açması halinde o kişinin mahkemeye kabul olunmayacağı” hükmünü amir ise de; somut olayda baro levhasından silinen avukatın yerine vekil tayin edilen ve tüm davacıları temsil eden avukat duruşmaya gelerek davanın görülmesine icazet vermiş, yargılama onun huzuruyla da sürdürülmüştür.Hal böyle olunca, işin esası hakkında araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre tüm davacılar için birlikte hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere ve davaların tefriki suretiyle karar verilmesi doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 03.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.