MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) Anadolu 15. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 30/12/2013NUMARASI : 2013/106-2013/496Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, kira sözleşmesinde düzenlenmiş cezai şart alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.İcra takibi ve davada dayanılan ve hükme esas alınan 05.12.2007 ve 04.07.2008 başlangıç tarihli ve otuzaltı ay süreli kira sözleşmeleri konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmeler ile toplam beş adet otomobil davalı kiracıya kiralanmıştır. Sözleşmelerde kira paralarının fatura tanziminden sonra beş gün içinde banka hesabına nakit olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Yine sözleşmelerin özel şartlar bölümü 5 / VIII maddesinde, bir kira yılı döneminde keşide edilen fatura bedellerinin iki defa zamanında veya tam olarak ödenmemesi ( art arta iki ay olmasa dahi ) halinde kiraya verenin sözleşmeyi beş gün önceden yazılı olarak bildirerek feshedebileceği, kiracının bu durumda araç başına kalan kira bedellerini cezai şart olarak ödemekle yükümlü olduğu kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacı 02.07.2009 tarihinde davalıya keşide ettiği ihtarname ile davalının kira başlangıcından itibaren kira paralarını sözleşmeye uygun olarak ödemediğini, sürekli temerrüte düştüğünü, bu nedenle sözleşmelerin 5 / VIII maddesine göre kira akitlerini feshettiğini, davalının sözleşmeler gereğince cezai şart sorumluluğunun bulunduğunu, bu konuda düzenlenecek faturanın tebliğden sonra cezai şart alacağının derhal ödenmesini, araçların da beş gün içinde iade edilmesi bildirmiştir. Cezai şart alacağına ilişkin düzenlediği 10.07.2009 tarihli ve KDV dahil 79.179.18 TL bedelli faturanın davalı tarafından 15.5.2009 tarihinde iade edilmesinden sonra da, sözleşmenin anılan hükmüne dayanarak Mayıs ve Haziran 2009 ayları kirasının geç ödenmesi nedeniyle dönem sonuna kadar olan kira bedellerinin cezai şart olarak tahsili için davalı hakkında 16.06.2010 tarihinde Ümraniye 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010 / 12262 sayılı dosyasında icra takibi başlatmıştır. Davalı takibe yasal süresi içinde borcu olmadığından söz ederek itirazda bulunmuştur. İtiraz üzerine açılan işbu davada davacı, kira bedellerinin sözleşmede gösterilen ödeme zamanında ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin 5 / VIII maddesi gereğince cezai şart isteme hakkı doğduğunu, bu nedenle davalı hakkında icra takibi yapıldığını iddia ederken, davalı da, Mayıs 2009 ayı kirasını 29.05.2009 tarihinde , Haziran 2009 ayı kirasını ise 26.06.2009 tarihinde fatura tebliğlerinden itibaren beş gün içinde sözleşmeye uygun şekilde ödediğini savunmuştur. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, kira bedellerine ilişkin faturaların davalı kiracıya ne zaman tebliğ edildiği ve davalının da süresinde ödeme yapıp yapmadığı noktalarındadır. Davacı vekili, iddialarını kanıtlama yönünden delil listesinde “ taraf ticari defter ve kayıtları”na dayanmıştır.Uyuşmazlığa ilişkin olarak alınan bilirkişi raporunda, davacının incelenen 2009- 2010 ve 2011 yıllarına ait yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin bulunmasına karşın, kapanış tasdiklerinin olmadığı, ticari defterlere göre, taraflar arasındaki alacak- borç ilişkisinin 01.01.2009 tarihinde başladığı, davacı tarafından takip konusu edilen fatura da dahil olmak üzere davalı adına düzenlenen faturaların davalıya borç kaydedildiği, yapılan tahsilatların da alacak kaydedildiği, takip tarihi itibariyle davalının takip konusu edilen 79.179.18 TL bedelli fatura dolayısıyla borçlu göründüğü, davacının talep ettiği cezai şarta dayanak yaptığı Mayıs ve Haziran 2009 ayları kira faturalarının davalıya ne zaman tebliğ edildiğini davacının kanıtlaması gerektiği, davacının ticari defterleri yöntemine uygun tutulmadığından ve sahibi lehine delil olamayacağından faturaların davacının defterlerine kaydedildiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Mahkemece davacı tarafından fatura tebliğ tarihlerinin kanıtlanamaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı yan davacının delil olarak dayanmasına karşın, kendi ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Bu durumda mahkemenin davacının ticari defterlerindeki kayıtlar itibariyle fatura tebliğ tarihlerini değerlendirerek sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde davayı ret etmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve bozma sebebine göre bu aşamada davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 10.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.