Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1136 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/11/2014NUMARASI : 2014/620-2014/763İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı kiraya veren tarafından davalı kiracı aleyhine kira alacağının tahsili ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı kiracının itirazda bulunmaması üzerine davacı kiraya veren icra mahkemesinden kiralananın tahliyesi isteminde bulunmuş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı kiracı vekili tarafından temyiz edilmiştirİcra takibi ve davada dayanılan ve karara esas alınan 01.01.2014 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile kiralanan üç adet bağımsız bölüm yazıhane, depo ve motor satışı işinde kullanılmak üzere davalı K.. G..'e kiralanmıştır. Sözleşmede aylık toplam net 3.063 TL kira parasının ayın ilk üç günü içinde ödeneceği belirlenmiş, sözleşmenin özel şartlar bölümü özel 3. maddesinde, kira bedelinin belirtilen ödeme gününde ödenmediği takdirde kira dönemi sonuna kadar takip eden ayların kira bedellerinin muaccel hale geleceği kararlaştırılmıştır. Davacı kiraya veren de, anılan sözleşmeye dayanarak İstanbul 3. İcra Müdürlüğü'nün 2014 / 19397 sayılı dosyasında 18.07.2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile aylık 3.063 TL'den Temmuz 2014 ayı kirası ile sözleşme gereği muaccel hale gelen Ağustos – Aralık 2014 arası aylar kirasının tahsilini talep etmiştir. Davalı kiracının takibe itiraz etmemesi üzerine açılan işbu tahliye davasında dosyaya celp edilen ödeme belgelerine göre takip konusu yapılan Temmuz 2014 ayı kirasının ödeme emrinin davalı kiracıya tebliğ edildiği 23.07.2014 tarihinde 3.063 TL olarak yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında davalı kiracı takibe konu edilen Ekim 2014 ayına kadar olan kira paralarını ait olduğu ay içinde davacı kiraya verene ödediği gibi, icra dosyasına da 14.10.2014 tarihinde 6.810 TL ödemede bulunmuştur. Mahkeme ise davalı kiracının ödeme emri ile verilen yasal otuz günlük sürede kısmi ödeme yapması gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiştir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanun'unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanun'unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur.Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasa'nın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasa'nın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunu'nda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354'ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.6012 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa'nın 15.maddesi hükmünde de; “ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri.... çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat ve ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun'unun 3’üncü maddesinde, esnaf ve sanatkâr, ister gezici, ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu'nca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 1463.maddesinde de, önceki 17.maddeye gönderme yapılarak, “Söz konusu yasal düzenlemelerle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu'nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 No'lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak davalı kiracının tacir olup olmadığı hususu araştırılıp, sözleşmedeki muacceliyet koşulunun geçerli olup olmayacağı belirlendikten sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.