Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11351 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10291 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : AKÇAKALE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/03/2010NUMARASI : 2008/294-2010/180Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu kayden pay maliki olduğu 41 parsel sayılı taşınmazın payına düşen kısmını, kayıtla ilgisi bulunmayan davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın 15 yıldır tarım yapmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve geriye dönük 5 yıllık, 6.500.00.-TL ecrimisilin tahsili isteğinde bulunmuş, aşamalarda 01.03.2010 tarihli dilekçeyle elatılan taşınmaz bakımından değer bildirmekle birlikte ecrimisil de miktar olarak ıslah etmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, elatmanın önlenmesine, 9.670.370.-TL ecrimisilin tahsiline karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesine, 9.670.370.-TL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan deliller ile; çekişme konusu taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattıkları belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, davalıların 10 yılı aşkın bir süredir çekişmeli taşınmazda zilyet oldukları dosya kapsamı ile sabittir. Davacı bu süre içerisinde, davalıların kullanımına ses çıkarmamış, dava tarihine kadar da bir uyarı göndermemiştir. Bu durumda, taraflar arasında Borçlar Kanunu'nun 299.maddesi hükmü uyarınca ariyet sözleşmesinin yapıldığının kabulü gerekir. Süresiz olan bu kullanıma ses çıkartılmamış olması sebebiyle aynı yasanın 304.maddesi hükmü uyarınca dava açılmakla ariyete son verildiği düşünülmelidir.Bilindiği üzere, gerek öğretide, gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir.Öyle ise, davalıların dava tarihine kadar taşınmazı davacının izni ile kullandığı ve dava açılmakla muvafakatın geri alındığı kabul edilmelidir. Bu durumda, dava tarihinden önceki dönem için davalıların fuzuli şagil sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.