Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11238 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10263 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/06/2010NUMARASI : 2010/148-2010/348Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları babaları H.. A..’ün tek malvarlığı olan 42 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümün ½ payını, ölünceye kadar bakım akti ile davalı kızına temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve muris adına tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, temlikin bakım ihtiyacı nedeniyle yapıldığını, murise baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazdaki pay temlikinin, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, Borçlar Kanununun 18. maddesinden kaynaklanan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Miras bırakan H...’nın 12.11.2009 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak davacılar ve davalının kaldığı, murisin 4 nolu bağımsız bölümde malik olduğu ½ payı 25.07.2007 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik ettiği kayden sabittir. Bireylerin yaşlanma ve yaşlılıkta yalnız kalma korkuları ölünceye kadar bakma sözleşmesinin doğumuna yol açmıştır.Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ivazlı sözleşme türlerinden olup nitelik itibarıyla güvence sağlayan akitlerdendir.Bu tür akitlerin hedefi maddi bir destek elde etmek değil bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektedir.Borçlar Yasasının 511.maddesi bakımından alacaklıları yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir.Bakım alacaklılarının akit sırasında özel bakıma muhtaç olmasını aramak yasada yer almayan bir unsuru ilave etmek olur.Bu ihtiyacın akitten sonra doğması yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş olması da aktin geçerliliğine etkili olmaz.Öte yandan, her nekadar evladın gücünün elverdiğince ebeveynine yardımcı olması özel bazı koşulların gerçekleşmesi durumunda yasal bir görev olabileceği düşünülebilirse de, bu yardım ve bakım genelde yasal zorunluluk olmaksızın daha çok insancıl yönü ağır basan, belki de evrensel bir ahlak kuralıdır.Tüm bu açıklamalara karşın kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı temliklerin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi mümkündür.Somut olay, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde, ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığı 25.07.2007 tarihinde 72 yaşında olduğu, uzun yıllar davalı ile birlikte oturduğu ve bakımının davalı tarafından yapıldığı, kalp hastası olan muris ile diğer çocuklarının ilgilenmedikleri anlaşılmaktadır.Tüm bu nedenlerle ölünceye kadar bakma sözleşmesinin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, dolayısı ile muvazaalı olmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.