Tebliğname No : 5 - 2014/388745MAHKEMESİ : Adana 3. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 22/02/2012NUMARASI : 2001/94 Esas, 2012/74 KararSUÇ : Görevi kötüye kullanma (sanıklar A.. Y.., M.. T.. ve A.. G.. için), kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik (sanıklar M.. T.. ve A.. G.. dışındaki tüm sanıklar için), rüşvet alma (sanık A.. Y.. için) ve rüşvet verme (sanıklar L.. C.., E.. İ.., F.. D.., E.. E.., E.. A.., B.. A.., S.. Ö.. ve M.. K.. için)İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;Rüşvet verme suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların, CMK'nın 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi olup merciince değerlendirildiğinden, hükmolunan ceza miktarı itibariyle koşulları bulunmadığından sanık A.. Y.. müdafiin duruşma isteminin CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddi ile incelemenin duruşmasız ve açıklanması geri bırakılan kararlar dışındaki hükümlerle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Sanıklar İ.. S.., N.. N.. ve V.. K.. hakkında verilen kamu davalarının düşürülmesine dair hükümlerin temyiz incelemesinde;Gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen kamu davalarının ölüm nedeniyle düşürülmesine dair hükümler usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçlarından verilen zamanaşımı nedeniyle kamu davalarının düşürülmesine ve ortadan kaldırılmasına dair hükümlerin temyiz incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesi yerine ortadan kaldırılmasına ve düşürülmesine karar verilmesi,Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihet yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hükümde yer alan "ayrı ayrı ortadan kaldırılmasına" ibaresinin "CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca ayrı ayrı düşmesine" şeklinde değiştirilmesi, hükmün 3. bendinde yer alan düşürülmesine ibaresinin önüne “CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca ayrı ayrı” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Sanık A.. Y.. hakkında resmi belgede sahtecilik ve rüşvet alma suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde ise;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak;Suç tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanunun 7 ve 17. maddeleri ile Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu personeli memur sayılıp haklarında genel hükümlere göre soruşturma yapılması düzenlendiğinden 01/03/2001 günlü iddianame ile memurun resmi belgede sahteciliği suçundan izin alınmadan dava açılması olanağı bulunmakta ise de, bu iddianameye ilişkin sanığın sorgu tarihinin 09/04/2001 olduğu, 02/08/2003 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 1479 sayılı Yasanın 7/1. maddesi uyarınca kurum memurları hakkında 4483 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasının öngörüldüğü yine 5502 sayılı Kanunun 28/6. maddesinin "Yönetim Kurulu üyeleri ile Kurum personeli, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi sayılır ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, .... hükümlerine tâbidir." şeklinde düzenlenmesi nedeniyle sanığın eyleminin soruşturma ve kovuşturmasının izne bağlandığı gözetildiğinde ve bu hususun maddi ceza hukuku müessesesi olarak lehe olduğu anlaşılmakla öncelikle sanık hakkında memurun evrakta sahteciliği suçu ile ilgili olarak 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yetkili merciden soruşturma izni alındıktan sonra dava açılması gerektiği gözetilmeksizin 03/10/2003 günlü genel hükümlere göre açılan davaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi,Gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve Dairelerin yerleşmiş kararlarında, gerekse öğretide ağırlıklı görüş olarak kabul gördüğü üzere, rüşvet suçunun oluşabilmesi için suça konu işin failin görevine giren bir iş olması ve rüşvet sonucu yapılması istenen belirli eylem ile failin görevi arasında mutlak bir bağın varlığının zorunlu olduğu, 765 sayılı TCK'nın 339 ve 5237 sayılı TCK'nın 204/2. maddesinde öngörülen memurun (kamu görevlisinin) resmi belgede sahteciliği suçunun oluşabilmesi için ise memurun görevi sırasında ve kanuni yetkisine dayanarak bir belgeyi sahte olarak düzenlemesi gerektiği, sahte resmi belge düzenleyen kişi memur olsa dahi düzenlenen belge ile memurun görevi arasında nedensellik bağı yoksa eylemin 765 sayılı TCK'nın 342/1 ve 5237 sayılı TCK'nın 204/1. maddesinde öngörülen memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturacağı nazara alındığında, sanığın görevinin kapsamının belirlenmesine ilişkin cevabi yazılarda müracaat servisinde sağlık karnesi tanzimi için sigortalılara matbu evrak dağıtımında görevlendirildiğinin belirtilmesi, sağlık karnesi düzenlenmesi veya vize edilmesi işinde doğrudan bir görevinin olduğuna ilişkin açıklık bulunmaması karşısında, prim borcu olan kişilere menfaat karşılığında sahte evraklarla sağlık karnesi çıkarılması veya karnelerin vize edilmesine ilişkin eylemlerde fiil ile görev arasındaki bağın ne olduğu açıklanıp tartışılmadan sanık hakkında rüşvet ve memurun resmi belgede sahteciliği suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulması,Kabule göre de;01/03/2001 günlü iddianame ile sanık hakkında; E.. K.., İ.. K.., G..K.., S.. D.., B.. D.., A.. R.., S.. R.., M.. K.., R.. K.., E.. E.. ve ailesi, C.. A.., N.. N.., Y.. B.., M.. Ö.., N.. A.., M.. Ş.. ve H.. K..’ya, 03/10/2003 günlü iddianame ile ise; E.. E.., M.. N.., N.. N.., C.. A.., Y.. B.., H.. C.., M.. K.., F.. Ö.., B.. D.., S.. D.., E.. A.. ve H.. T..’e mevzuat gereği sağlık karnesi verilmemesi ya da vize işlemlerinin yapılmaması gerektiği halde rüşvet alarak bu işlemleri gerçekleştirdiği iddiasıyla rüşvet almak suçundan kamu davaları açıldığının anlaşılması karşısında, rüşvet almak suçunun 765 sayılı Yasanın 212/2. maddesinde öngörülen cezasının tür ve tutarına nazaran aynı Kanunun 102/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık asli zamanaşımı süresine tabi olduğu, 01/03/2001 günlü iddianameye dayalı kamu davasında sanığın sorgu tarihi olan 09/04/2001 ile karar günü arasında bu sürenin gerçekleştiği nazara alınarak sanık hakkında bu iddianame ile açılan kamu davalarının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 03/10/2003 günlü iddianame ile E.. E.., N.. N.., C.. A.., Y.. B.., M.. K.., B.. D.. ve S.. D..’ın sağlık karnelerine ilişkin rüşvet alma eylemlerinden açılan kamu davalarının mükerrer olmaları nedeniyle CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca REDDİNE, H.. T..’e ait sağlık karnesine ilişkin eyleminde menfaat sağlandığı hususunda yeterli delil elde edilemediğinden bu eylem nedeniyle sanığın CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE, M.. N.., H.. C.., F.. Ö.. ve E.. A..’nın sağlık karnesi işlemlerini gerçekleştirmek için değişik zamanlarda farklı kişilerden rüşvet alma eylemleri ise ayrı suçları oluşturacağından, atılı suçtan ayrı ayrı mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suçun zincirleme biçimde işlendiğinin kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması,Rüşvete konu miktarların 765 sayılı TCK’nın 219/3. maddesine göre pek hafif değerde olduğu gözetilerek anılan madde uygulanarak tayin edilen cezalardan indirim yapılması ve sonucuna göre lehe Yasanın belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Memurun resmi belgede sahteciliği ve rüşvet alma suçlarına ilişkin lehe Yasa değerlendirmesi yapılırken teselsül nedeniyle 5237 sayılı Yasa uyarınca alt sınır olan 1/4 oranında artırım yapılacağı kabul edilip, 765 sayılı Yasanın 80. maddesi uyarınca ise alt sınırın üzerinde olacak şekilde aynı oranda artırım yapılarak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi,765 sayılı Yasanın 31 ve 20. maddeleri uyarınca geçici olarak kamu hizmetlerinden yasaklanma cezasının üç yıldan fazla olamayacağı gözetilmeden ceza süresince kamu hizmetlerinden yasaklanmasına karar verilmesi,Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,Adli emanetin 2002/4321 sırasında kayıtlı emanet eşyası hakkında karar verilmeden, 07/05/2001 günlü celsede iadesine karar verilmiş olan bilgisayar ve eklerinin sahibine iadesine karar verilmesi,Kefaletle tahliyelerine karar verilmiş olan sanıkların teminatları konusunda bir karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,Katılan lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden vekalet ücretinin sanıklardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi,Hükümden sonra 05/07/2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 87. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 252. maddesinde değişiklik yapılması karşısında, 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesi de dikkate alınarak mahkemesince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,Kanuna aykırı, sanık ile müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.