Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11061 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11540 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : DÜZİÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/05/2008NUMARASI : 2008/81-2008/138Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kadastro çalışmaları sonrasında maliki oldukları parsellerin miktarında azalma olduğunu, yenilenmeden önce paftada yol olan ve fiili zeminde mevcut bulunan yolun yenileme paftasında parselleri içinde gözüktüğünü ileri sürüp yenileme paftasının imar yolu açışından iptali ile parsellerine eklenmesi suretiyle tesciline, yenileme paftasındaki yolun düzeltilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuşlardır.Davalı Belediye Başkanlığı, tapulama tespitinde belirlenen sınırların yenileme kadastrosu ile değiştirilmediğini bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yol aleyhine açılacak davalarda husumetin Belediye Başkanlığına değil, Hazineye yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu kaydına istinaden yol niteliğindeki taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere, özellikle; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre, davacıların malik oldukları kadastral parsellerde 2859 Sayılı Yasa uygulaması neticesinde mülkiyet alanlarında kalan bir bölüm yerin yola çevrildiği, bakiye kısmın muhtelif parseller olarak adlarına sicil kayıtlarının oluştuğunu belirterek yola terkin edilen bölümün kendilerine ait parsellere ilave edilerek tescili talebi ile husumeti Belediyeye yöneltilmek suretiyle eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, tapudan yol olarak terkin edilen yerlerin 5393 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca tasarruf, idare ve nezaretinin Belediyelere, çıplak mülkiyetinin ise, arzın tabii maliki Hazineye ait bulunduğu tartışmasızdır. Davadaki istek yolun tesciline ilişkin olduğuna göre, istikrar kazanmış Yargıtay İçtihatlarında da benimsendiği üzere böylesi bir davada hasmın Belediye ve Hazine olacağında kuşku yoktur. Başka bir ifadeyle davanın gerek Belediye ve gerekse Hazineye yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda, husumet sadece Belediyeye yöneltilmiş, Hazineye davada yer verilmemiştir.Oysa belirtilen ilkelere göre, husumette yanılgı değil eksiklik bulunmaktadır.Öyleyse davacılara Hazine hakkında da dava açma olanağı tanınması, açıldığı takdirde HUMK.’ nun 45.maddesi hükmü gereğince eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması ve değerlendirilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.