MAHKEMESİ : SİMAV SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/06/2009NUMARASI : 2008/1055-2009/739Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki bulunduğu 304 parsel sayılı taşınmaza komşu parsel maliklerinden olan davalının inşaat yapmak suretiyle tecavüz ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir. Davalı, 304 nolu parsele herhangi bir müdahalede bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında temliken tescil istemiştir. Mahkemece, davalının iyiniyetli olduğu gerekçesi ile temliken tescil talebinin kabulüne, elatmanın önlenmesi ve yıkım talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş Olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, savunma yoluyla getirilen Türk Medeni Kanununun 725.maddesinden kaynaklanan temliken tescil isteğinin kabulüne, asıl davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu kayden davacıya ait 304 parsel sayılı taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın taşkın yapılanmak suretiyle elattığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanununun 724.maddesine dayalı haksız yapılanma sebebiyle temliken tescil isteklerinin müstakil bir davaya konu olması gerektiği halde, Türk Medeni Kanununun 725.maddesinden kaynaklanan taşkın yapı sebebiyle müstakilen temliken tescil davasına konu yapılabileceği gibi taşkın inşaatı yapan kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davalarda savunma yoluyla da istekte bulunulması olanaklıdır. Bilindiği üzere; taşkın yapıyla ilgili davaların kabul edilebilmesi Türk Medeni Kanununun 725. maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Anılan yasal düzenlemeyle öngörülen koşulların en başında gelen ve öncül koşulu yapılanmada yapı sahibinin iyiniyetli olmasıdır. Şayet yapı sahibi iyiniyetli değil ise, diğer koşulların araştırılmasına ve gerçekleşip gerçekleşmediğinin de irdelenmesine gerek yoktur. Diğer taraftan bir kimsenin çaplı taşınmaza yapılanmasında iyiniyetli olduğunun kabul edilebilmesi için mutlak surette Belediyeye, Tapu Sicil Müdürlüğüne veya Kadastro Müdürlüğüne yazılı olarak başvurması, oradan görevlendirilecek harita mühendisi veya fen memuru sıfatını taşıyan teknik bilirkişi marifeti ile çap kaydının kapsamının belirlenmesi bu hususlarında belgelendirilmesi zorunludur. Ancak, böylesi bir durumda yapı sahibini iyiniyetli olarak kabul etmek mümkündür. Oysa, somut olayda böyle bir durumun varlığı iddia ve ispat edilmiş değildir. O halde, davalı yönünden Türk Medeni Kanununun 725.maddesi koşullarının gerçekleştiği söylenemez ve kabul edilemez. Hal böyle olunca, asıl davanın kabulüne, savunma yoluyla getirilen temliken tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.