Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11052 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 27573 - Esas Yıl 2012
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalının dava dışı Rahime'nin evlatlığı olduğunu, 23.5.2004 tarihinde vefat eden Rahime'ye hastalığı nedeniyle ihtiyaç duyduğundan sağlığında borç para verdiğini, bu paralara karşılık iki ayrı bono aldığını, geri ödenmemesi nedeniyle Rahime'nin sağlığında icra takibi yaptığını, Rahime'nin bu senetlerdeki imzaya itiraz ederek menfi tesbit davası açtığını, ancak adli tıp kurumundan alınan raporda imzanın Rahime'ye ait olduğunun tesbit edildiğini,dava sırasında vefat etmesi,mirasçılarından birinin davaya muvafakat etmemesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, yine senetlerden 95.000 TL olanın vasıflarında eksiklik nedeniyle ilamsız takip yapmak zorunda kaldığını, eldeki davanın dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunmadığını bildirerek takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı davanın reddini dilemiştir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı davalının murisine verdiği borç para karşılığı aldığı 95.000 TL lik 31.1.2002 vadeli,1.12.2002 tanzim tarihli (tanzim tarihi vadeden sonra olduğu için kambiyo senedi sayılmayan) senedin ödenmemesi nedeniyle borçlu Rahime hakkında başlattığı icra takibi sırasında vefatı nedeniyle takibi mirasçıları hakkında devam ettirdiğini, davalı mirasçısı evlatlığının takibe itiraz ettiğini bildirerek itirazın iptali için eldeki davayı açmıştır. Davalı, annesi Rahime'nin hasta ve yaşlı olduğunu, eşi bakmadığı için kendisinin baktığını, Rahime'nin mali durumunun iyi olduğunu, borç para almaya ihtiyacı olmadığını,senedin hastalığı fırsat bilinerek bir şekilde hile ile imzalatılmış olabileceğini savunmuştur. Tarafların delil olarak sundukları dosyaların incelenmesinde; Rahime'nin sağlığında imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi ile menfi tesbit davası açtığını, yapılan imza incelemesinde imzanın Rahime'ye ait olduğunun tesbit edildiği, Rahime'nin dava sırasında vefatı ve mirasçılarından birinin davaya muvafakat vermemesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği,yine davacının Rahime'nin eşi ile birlikte sahtecilik suçundan yargılandığı ceza davasında davacının Rahime'nin hastalığı nedeniyle kullanması için verdiği borç para karşılığı senetleri aldığını beyan ettiği, sanıkların imzanın Rahime'ye ait olması,aradaki ilişkinin hukuki ihtilaf olması nedeniyle beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu senet tanzim tarihi vadeden sonraki tarih olduğu için kambiyo senedi vasfında değildir.Bu nitelikteki bir senet adi senet hükmündedir. Bu senede karşı tanık dinlenmesi miktar itibarıyla mümkün değildir.Davada ispat yükü davalı tarafa aittir. Nitekim davalı tarafından davacı tarafa teklif edilen yemin içeriğinde davacı davalının murisine borç para karşılığı senedi aldığını bildirmiştir. İfadesi içinde bildirdiği, paranın davalının murisinin eşine verilmesine ilişkin cümlenin yemin metninden ayrılarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Davalı tarafın teklif ettiği yemin teklifi kabul edilip eda edildiğine göre yemin metni bölünmemelidir. Davalı taraf dava konusu senet nedeniyle borçlu olunmadığı hususunu yasal delillerle ispat edememiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.