MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/03/2010NUMARASI : 2008/29-2010/110Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaşı olduğu 45 parsel sayılı taşınmaza davalıların su kuyusu, trafo ve baraka yapmak suretiyle taşınmazdaki su rezervini kullandıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminat isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmaza davalılarca yapılan elatmanın önlenmesine, taşınmazdaki kuyudan su alınmasına ilişkin işlemin durdurulmasına, tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir. Karar, davacı S.vekili ve davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.10.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M. E.ile temyiz eden G.H.S Tekstil A.Ş. vd. Vekili Avukat A.C.geldiler, davetiye tebliğine rağmen davacı G.K. gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesinde sadece ecrimisil ve tazminat isteği yönünden değer bildirildiği, oysa elatmanın önlenmesi isteği bakımından bir değer bildirilmediği, yargılama sırasında da bu yönlerden harç ikmali yapılmadığı gibi hükümde de karar ve ilam harcının maktu alındığı görülmüştür. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32.maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30.madde hükmünde de " ... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK.' nun 409.maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır." düzenlemesine yer verilmiştir. Hal böyle olunca, elatıldığı iddia edilen taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bu değer üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmali yaptırılması, ondan sonra işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Tarafların temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 750.00.-'şer TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.