MAHKEMESİ : BODRUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 23/12/2009NUMARASI : 2004/538-2009/393Taraflar arasında görülen davada;Davacı vasisi, Kısıtlı H. U.'un maliki olduğu 913 parseldeki 8 nolu bağımsız bölümün ehliyetsizliğinden yararlanılarak davalı T. tarafından satış suretiyle edinildiğini ve danışıklı olarak diğer davalıya devreedildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş, yargılama aşamasında H.ölümü üzerine bir kısım mirasçıları tarafından davaya devam olunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, temlik tarihinde H. U. hukuki ehliyetinin bulunmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiği, ancak son kayıt maliki davaılı Z. durumu bilen veya bilmesi gereken konumunda olduğunun kanıtlanamadığı iyiniyetli olduğu gerekçesiyle, davalı Z.yönünden davanın reddine, davalı T. yönünden tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacılar G. ve O. vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.10.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat A. K. ile temyiz edilen Z. P. Ş. vekili Avukat H. D. C. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı T.İdikkut vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ,olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın tazminat isteği yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, yargılama sırasında ölen ve mirasçıları marifetiyle yürütülen davayı vasi aracılığıyla aşan H. U. 2659 Sayılı Yasanın 7/g ve 16/d maddeleri hükmü uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden alınan rapor ile temlik tarihinde ehliyetsiz olduğu, dolayısıyla birinci el konumunda bulunan davalılardan T. yapılan temlikin yolsuz tescil niteliği taşıdığı, ikinci el konumunda bulunan diğer davalı Z. ise Türk Medeni Kanununu 1023. Maddesinin koruyuculuğunda bulunduğu mahkemece belirlenerek iptal ve tescil isteği bakımından Z.aleyhindeki davanın reddine, T. hakkındaki tazminat davasının ise kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. O halde, davacıların iptal ve tescile yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.reddiyle bu hususla ilgili aleyhlerindeki hükmün ONANMASINA.Ancak, yargılama sırasında ölen H. terekesi Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddelerinde öngörülen elbirliği mülkiyetine tabidir. Böylesi bir mülkiyet durumunda miras şirketini oluşturan fertlerin müstakilen ve münferiden o şey üzerinde bağımsız bir hakları olmayıp hak sahibi olan mirasçıların oluşturduğu ortaklıktır.Diğer taraftan, bir kısım mirasçılar davayı takip ettiklerine göre bazı mirasçıların davayı takip etmemiş olmaları haklarında HUMK'nun 409. Maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek kabul kararının tüm mirasçıları kapsayacak şekilde kurulması gerekirken bazı mirasçıları kapsar biçimde karar verilmiş olması, diğer mirasçıların kabul kapsamına alınmaması doğru değildir.Kabule görede, taşınmazın satışı sebebiyle ilk el durumunda bulunan T. İdikut tarafından satış bedeli olarak H. U. adına Garanti Bankasına 29.3.2001 tarihinde 4230 TL. Yatırıldığı banka dekontu ile sabitir. Ne var ki, bu paranın davacı veya mirasçıları tarafından çekilip çekilmediği ( tahsil edilip edilmediği) belli değildir. Şayet anılan para bankadan kayıt maliki veya mirasçıları tarafından tahsil edilmiş ise anılan meblağın taşınmazın belirlenen değerinden (hüküm altına alınacak tazminattan) mahsup edilmesi gerekirken, davacı asilin ehliyetsiz olduğu gözetildiğinde imzasını taşıyan 20.000 TL. Satış bedelinin tahsiline dair tarihsiz belgeye ehliyetsizlik nedeniyle hukuken değer izafe edilmesine olanak bulunmadığı halde bu belgede yazılan meblağın mahsup edilmesi de isabetsizdir.Hal böyle olunca, tazminat isteği yönünden yukarıda değinilen hususların dikkate alınması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK'nun 428. maddesi gereğinçe BOZULMASINA, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.