MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın usulden reddine dair verilen 01.02.2011 gün ve 2004/56 E. - 2011/18 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.06.2011 tarih ve 2011/6890 E., - 2011/6886 K. sayılı kararı ile onanmış; davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, bu kez istem kabul edilerek Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 02.02.2012 tarih, 2011/13869 E. - 2012/1301 K. sayılı ilamı ile;"...Dava, izinsiz çıkarılan maden bedelinin ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacının temyizi üzerine dairece onanmıştır. Bu defa davacının karar düzeltme istemi üzerine dosya yeniden incelenmiştir.Davacı hazine dava dilekçesinde, Gaziosmanpaşa Cebeci Köyü sınırları dahilindeki dava dışı şirketin ruhsatlı mermer (kalker) sahasından davalının hiçbir yasal dayanağı olmadan kaçak faaliyette bulunduğunun ruhsat sahibi şirket tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na şikayet edilmesi üzerine görevlendirilen heyetin yaptığı inceleme üzerine 21/04/2002-21/08/2003 tarihleri arasında çıkarılan kaçak malzeme miktarının 68.100 metreküp olarak belirlendiğini bildirerek çıkarılan malzeme bedelinin ödetilmesini istemiştir.Davalı cevabında, sözkonusu alanı 1998 yılında terkettiğini, kaldı ki çıkarılan malzemenin mermer olmayıp taşocağı (grovak) olduğunu, ruhsat sahibinin de buradan maden ruhsatı ile grovak çıkarıldığını, dava konusu imalatla ilgili herhangi bir el koyma ve tutanak bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, maden hakkının ruhsat sahibi .....'ne ait olduğundan bu hakkın ihlali halinde dava açma hakkının da bu şirkete ait olduğu gerekçesiyle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.Maden Kanunu'nun 4.maddesi uyarınca "Madenler, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır." Madenin mülkiyet hakkına devlet sahip olup, özel ve tüzel kişilere işletme ruhsatı veren de devlettir. Bu nedenle, hakkın asıl sahibinin haktan oluşan hak ve yetkileri kullanması, haktan tasarruf etmesi asıldır.Nitekim, 3213 sayılı Yasa'nın o tarihte yürürlükte bulunan 12/son maddesi ile 5177 sayılı Yasa ile değiştirilen halinde de "Maden hakkı olmayan kişiler tarafından çıkarılan cevherlere geçici olarak el konularak bunlar hakkında 1.fıkra hükümleri uygulanır. Bu şekilde maden çıkarılması Devlet malına karşı işlenmiş fiil sayılır" Bu yasal düzenleme karşısında, maden hakkı olmayan kişi tarafından cevherin çıkarılması devlete karşı işlenmiş fiil sayılacağından çıkarılan cevherin bedelini isteme konusunda dava açma hakkının da hazinede bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkemenin bu yönü ve işin esasının incelenmesi gözetmeden verdiği kararın bozulması gerekirse de karar onanmış bulunduğundan davacının karar düzeltme isteği 1086 sayılı HUMK'nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli, onama kararı kaldırılmalı ve karar gösterilen nedenlerle bozulmalıdır…”gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava; izinsiz çıkartılan maden bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, dava dışı şirket uhdesinde ruhsatlı mermer sahasından davalı şirketin yasal dayanak olmaksızın kaçak olarak maden çıkardığını, Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından görevlendirilen heyetçe bu sahada kaçak olarak ocak açıldığının ve üretim yapıldığının tespit edildiğini, 21.04.2002 tarihinden itibaren ölçüm tarihi olan 21.08.2003 tarihine kadar kaçak olarak çıkarılan 149.820 ton imalatın bedeli olan 2.996.400,00.-TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili davanın reddini savunmuştur.Mahkemece dava konusu edilen ruhsat sahasının dava dışı şirkete 03.08.1995 tarihinden 03.08.2005 tarihine kadar 10 yıllık işletme ruhsatının verildiği, dava dilekçesinde 21.04.2002 tarihinden 21.08.2003 tarihine kadar kaçak çıkarılan maden bedelinin tazminat olarak istendiği, bu dönemde maden hakkının dava dışı şirkete ait olduğu, bu hakkın ihlali halinde ruhsat sahibi şirketin dava açabileceği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Özel Dairece ilk olarak hükmün onanmasına karar verilmiş ise de; davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmiştir.Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; maden işletme ruhsatına sahip olmayan kişi tarafından ruhsatlı alanda madencilik faaliyeti yapılması halinde elde edilen üretim bedelinde Maliye Hazinesinin hak sahibi olarak aktif husumet ehliyetine sahip olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 29.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.