İmar
kirliliğine neden olma suçundan sanık S.. K..'ın 5237 sayılı TCK'nun
184/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin,
İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.06.2013 gün ve 1268-362
sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı
inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 11.02.2014 gün ve 30723-4181 sayı
ile; "...Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Sabıkasız
olan sanığa yükletilen imar kirliliğine neden olma suçunda, katılan ve
kamunun uğradığı maddi (somut) bir zarar bulunmadığı ve TCK’nun 184/5.
maddesindeki etkin pişmanlık düzenlemesinin, hükmün açıklanmasının geri
bırakılması hükümlerinin uygulanması olanağına engel oluşturmayacağı
gözetilmeden, 'sanığın müteahhidi olduğu inşaatın yapımının ruhsatlı
olarak başlanmasına rağmen ruhsata aykırı olarak eklentiler yaptığı, bu
eklentilerin kaldırılması ve imara aykırılığın giderilmesi imkanı olduğu
halde imara aykırılığı gidermediği, imar kirliliğine neden olduğu, imar
kirliliği nedeniyle kamunun zararının bulunduğu, ruhsat alındığı halde
ruhsata uygun bina yapılmadığı, kurallara uyulmadığı, kanunlara
uyulmamasının müeyyidesinin bulunduğu, kurallara uymamanın yaygın bir
davranış halinde olması nedeniyle ülkemizin modern bir ülke haline
gelemediği' biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkında CMK'nun
231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi"
isabetsizliğinden bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiş,Daire
Üyeleri N. M..ve M.A. C..; "CMK'nun 231/6. maddesindeki koşulların bütün
olarak değerlendirilip bir sonuca varılması gerekirken, yalnızca
sanığın kişiliği ve duruşmadaki halinin tartışılması ve suçta maddi bir
zararın bulunmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması
için bozma yapılması biçimindeki sayın çoğunluk düşüncesine
katılamıyoruz” düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.Yerel mahkeme ise 25.04.2014 gün ve 87-182 sayı ile; "...TCK'nun
184. maddesinde öngörülen imar kirliğine neden olma eyleminin bir
çevre kirliliği suçu olduğu, çevre kirliliğine imar hukukunda öngörülen
koşullara uyulmadan bina yapılmasının neden olduğu, bu kirliliğin
ortadan kaldırılmamasının çevreye yönelik bir maddi zarar niteliğinde
olduğu, bunun yanında belediye ya da ilgili mercilerin binanın
çevre ve imar düzenine hukuka uygun olarak yapılsaydı, ilgilisinden
alacakları harç ve vergilerin de kamu kurumları bakımından maddi
zarar niteliği taşıdığı, imar hukukuna aykırı bir yapı veya
yapışlaşmanın bir çevre kirliliği zararı veya kamusal zarar olmadığının
düşünülemeyeceği gibi, bu zararın binanın eski hale getirmek suretiyle
giderilmesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluyla
engellenmesinin TCK'nun 1. maddesinde öngörülen 'Ceza Kanununun amacı;
...kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini
önlemektir' hükmü ile TCK'nun 184. maddesinin düzenleniş amacına uygun
olmayacağı kanaatine varılarak, kamunun zararı giderilmediğinden hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren yer olmadığına karar
vermek gerekmiştir" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. Bu
hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığının 22.09.2014 gün ve 205576 sayılı "onama"
istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya,
Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara
bağlanmıştır.CEZA GENEL KURULU KARARISanığın 5237 sayılı
TCK'nun 184. maddesi uyarınca cezalandırılmasına ve 5271 sayılı CMK'nun
231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilen olayda, Özel
Daire çoğunluğu ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel
Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında CMK'nun 231.
maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığının
belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle 5237 sayılı TCK'nun 184/5.
maddesinde yer alan düzenleme karşısında 5271 sayılı CMK'nun 231.
maddesinin uygulanmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi
gerekmektedir.İncelenen dosya kapsamından; 13.10.2007 tarihli
yapı tatil tutanağına göre Kağıthane Belediyesi sınırları içerisinde yer
alan Merkez mahallesi ..ada .. parsel ..nolu yerde ruhsat ve kabası
bitirilen inşaata kaçak olarak son kata kadar eklentilerin yapıldığı
tespit edilerek yapının mühürlendiği, 09.02.2010 tarihli encümen
kararı ile İmar Kanunun 32 ve 42. maddeleri uyarınca tutanağa konu
yapının yıkılmasına ve 25.000 lira idari para cezası uygulanmasına karar
verildiği, 07.02.2006 tarihli yazı ile de yapı müteahhidi olan sanık
hakkında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,Yargılama
aşamasında sanığa ve müdafiine süre verildiği halde yapının imara uygun
hale getirilmediği, bu hususun belediyenin 12.05.2011 ve 11.01.2013
tarihli cevabi inceleme yazılarından tespit edildiği,Sanığın,
rahatsız olduğu için inşaatla ilgilenemediğini, ustaların bazı hatalar
yaptığını, yapıyı eski hale getirmek istediğini savunduğu,Anlaşılmaktadır.5237 sayılı TCK’nun "İmar kirliliğine neden olma" başlıklı 184. maddesi;"(1)
Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya
yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar
dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı
yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre
cezalandırılır.(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi
bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.(5)
Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı
binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve
ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu
davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.(6)
İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış
yapılarla ilgili olarak uygulanmaz" şeklinde düzenlenmiştir.Türk
Ceza Kanunun 184. maddesinin 5. fıkrası, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Görüşmeleri (26.09.2004) sırasında verilen bir önerge ile
maddeye eklenmiş olup, bu değişiklik önergesinin gerekçesi; "imar
kirliliğine aykırı davranışların ortaya çıkardığı sonuçların ortadan
kaldırılmasının sağlanması amaçlanmıştır" biçiminde açıklanmıştır.İmar
mevzuatında belirlenen usul ve şartlara aykırı olarak inşa faaliyetinde
bulunmak, maddede suç olarak tanımlanmıştır. Maddenin 5237 sayılı
TCK’nun "Topluma Karşı İşlenen Suçlar" kısmının, "Çevreye Karşı Suçlar"
bölümü içinde yer aldığı dikkate alındığında, korunan hukuki değerin
çevre olduğu anlaşılmaktadır.Kanunun 184. maddesinin beşinci
fıkrasına göre kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı
veya yaptırdığı binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hale getirmesi
halinde kamu davası açılmayacak, açılmış olan kamu davası düşecek ve
mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak, diğer bir
ifadeyle fail, anılan fıkra uyarınca etkin pişmanlık hükmünün
gereklerini yerine getirdiği takdirde hakkında cezaya
hükmolunmayacaktır. TCK'nun 184. maddesi ile korunan hukuki değerin,
çevrenin korunması olması ve bu suçun işlenme sıklığı ve yoğunluğu ile
sosyal ve toplumsal bir sorun olması gerçeği karşısında, kanun koyucunun
faili cezalandırmaktan daha çok, suçun olumsuz etkilerini ortadan
kaldırma ve suçun yeniden işlenmesini önleme amacını esas aldığı, bu
amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak da kamu davasının açılmaması,
açılmış davanın düşmesi veya mahkum olunan cezanın bütün sonuçlarıyla
ortadan kaldırılmasını amaçladığı görülmektedir.TCK'nun 184.
maddesinin beşinci fıkrasında yer alan düzenleme onarıcı adalet
anlayışına bağlı olarak ortaya çıkan, bir çeşit etkin pişmanlık hali
olup, hukuka aykırı eylemin doğurduğu sonuçların suçtan önceki hale
getirilmesi şeklinde nitelendirmek mümkündür. Onarıcı adalet anlayışına
uygun olarak düzenlenen 184/5. madde ile fail ıslah
edilmekte, mağdur ve toplumun gördüğü zararlar giderilmekte, ayrıca
sorumluluk üstlenerek mağdur ve topluma verdiği zararı kabul etme ve
bunları telafi etme için faile imkân sağlanmakta ve böylece suçun
olumsuz etkileri yok edilmektedir. Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde
çözümlenmesi için hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün de
değerlendirilmesi gerekmektedir. Hükmün açıklanmasının geri
bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk
Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde
yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun
231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkra ile büyükler için de uygulamaya
konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi
değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak
kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının
geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.Başlangıçta
yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı
olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para
cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728
sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve
14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde
güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak
üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına
ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddeye 6545 sayılı
Kanunla "denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle
bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" hükmü
eklenmiştir.5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı
CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında,
hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;1) Suça ilişkin olarak;a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,2) Sanığa ilişkin olarak;a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,b-
Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade,
suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,c-
Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve
davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda
kanaate ulaşılması,d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.Bu
şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan
sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli
serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır. Görüldüğü üzere, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine ilişkin bir
beyanının olmaması ile suça ve sanığa ilişkin bütün objektif şartların
gerçekleşmiş olması yeterli değildir. Ayrıca mahkemenin, kişilik
özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde
bulundurarak sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir
kanaate uluşması da gerekmektedir. Böylece kanun koyucu suça ve faile
ilişkin tüm objektif şartları taşıyan herkes için mutlak surette hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul
etmeyip, hakime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır.CMK'nun
231. maddesinin uygulanma şartları ile TCK'nun 184/5. maddesi
karşılaştırıldığında, imar kirliliğine neden olma suçuna özgü olarak
düzenlenen 184/5. maddesi ile fail açısından daha lehe sonuçlar
öngörülmüştür. Nitekim fail hakkında hükmolunan ceza kesinleşse dahi,
suça konu binanın imar planına veya ruhsatına uygun hale getirilmesi
halinde bir süre şartı aranmaksızın ceza bütün sonuçlarıyla ortadan
kalkacak, açılmış olan kamu davasının yine süre şartı aranmaksızın
düşmesine karar verilecektir. CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanması ise objektif
şartların yerine getirilmesi ve mahkemece sanığın yeniden suç
işlemeyeceğine ilişkin kanaate ulaşılması halinde mümkün olacak, açılmış
olan kamu davasının düşmesine karar verilebilmesi için ise, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra sanığın beş
yıllık denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlememesi
gerekecektir.Bu nedenle, imar kirliliğine neden olma suçunda
ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı
imar planına ve ruhsatına uygun hale getirerek TCK'nun 184/5.
maddesindeki özel düzenlemeden yararlanma imkânı bulunan fail hakkında
CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasının uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Buna göre, daha
lehe hükümleri kapsadığı konusunda tereddüt bulunmayan ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılması hükmüne göre özel bir düzenleme olan
5237 sayılı TCK'nun 184/5. maddesinin gereğini yerine getirmeyen sanık
hakkında 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün
açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına
ilişkin ayrıca bir değerlendirme yapılması gerekmediğinin kabulü
zorunludur. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;Kağıthane
Belediyesi sınırları içerisinde yer alan Merkez Mahallesi..ada ..parsel
..nolu yerde bulunan inşaata proje harici son kata kadar ruhsatsız
olarak yaptığı eklentileri mühürlenen sanığın yapılan ihtara rağmen 3194
sayılı İmar Kanunu hükümleri gereğince ruhsat almadığı, suça konu
yerdeki müdahaleyi sonlandırarak imara uygun hale getirmediği
anlaşılmaktadır. İmar kirliliğine neden olma suçunu işleyen sanık,
ruhsatsız olarak yaptığı bölümleri projeye uygun hale getirerek 5237
sayılı TCK'nun 184/5. maddesindeki özel düzenlemeden yararlanma imkanı
bulunduğu halde bunu yapmayarak anılan maddedeki özel düzenlemeden
yararlanmamış olup, bu durumda 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinde
düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarını
yerine getirip getirmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek
bulunmamaktadır.Bu itibarla, sanık hakkında hükmün açıklanmasının
geri bırakılması hükmünü uygulamamak suretiyle sonucu itibariyle
isabetli olan yerel mahkemenin direnme hükmünün onanmasına karar
verilmelidir.SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Sonucu
itibariyle isabetli olan İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesinin
25.04.2014 gün ve 87-182 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,2-
Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
TEVDİİNE, 24.02.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
SAHTE ÇEK KULLANMAK SURETİYLE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK
Mahkemesi : OLTU Ağır Ceza Günü : 12.03.2009 Sayısı : 62-17
Sanık P.. C..’in resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nun
204/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis; bankanın araç olarak
kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık
su
NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ • ÖZEL VEKALETNAME KOŞULU
1- Davacı vekili, davacının nüfus kütüğünde yazılı 20.05.1970 olan doğum tarihinin 10.09.1969 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece adı geçenin doğum tarihi 10.09.1969 olarak düzeltilmiştir. Uşak Devlet Hastanesi'nden alınan 22.07.2003 tarihli sağlık kurulu raporu düzeltilmek istenen doğum tarihi
BONO • TEMİNAT SENEDİ • İSPAT YÖNTEMİ
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlattığı takibe karşı borçlu, dayanak senedin 21.06.2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi kapsamında alındığını ve teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş; mahkemece, bononu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?