Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10997 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8696 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : KANDIRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/04/2010NUMARASI : 2009/488-2010/177Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan dükkanı davalıya satışı konusunda anlaştıklarını, ancak davalının hileyle ve kendisini hataya düşürerek ve düşük bedelle taşınmazın tamamını tapuda adına satış suretiyle tescil ettirdiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.Davalı ve dahili davalılar davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “Olayda davacının kandırılması ya da davalının hileli davranışları sonucu temlikin sağlandığı yönündeki iddialara ilişkin vakıalar kanıtlanamadığına göre, hile nedeniyle davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, dava dilekçesinde davacı, yaşlılığı ve cahilliğinden yararlanılarak düşük bir bedelle temlikin sağlandığını da ileri sürmüş, iddianın açıklanan bu içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davada gabin hukuksal nedenine de dayanıldığı açıktır. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yukarıda belirtilen ilkeler gözetildiğinde hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,Ne var ki, bozulan ilk kararda, davalı yararına, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş, davalı bu kararı temyiz etmemiştir. Böylece belirlenen avukatlık parası açısından davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Hal böyle olunca, davalı taraf yararına, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, bozma kararından sonra belirlenen değer esas alınmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.