Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10964 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12478 - Esas Yıl 2015





Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı Mustafa hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazı diğer davalı eş ve çocuklarına devrettiğinden, bu devirlere ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı Gülümser, Umut ve Nurettin vekili, tasarrufların 2001-2002 yıllarında yapıldığını 2007 yılında intifa hakkının devredildiğini, davanın 5 yıllık sürede açılmadığını, devirlerin muvazaalı olmadığını ve haksız açılan davanın reddini savunmuştur.Davalı borçlu vekili, aciz belgesinin olmadığını ve hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtmiştir.Mahkemece, taşınmazın gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasında aşırı oransızlık olmadığı, davalı Gülümser ve borçlunun 1980 ve 1992 yıllarında boşandıkları 1995 yılında başka kişiler ile evlendikleri, 2005 yılnda yeniden evlendikleri ve 2007 yılında ayrıldıkları, borçlunun davalı Gülümser'in şikayeti üzerine nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilikten ceza aldığı, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde davalı eş ve çocukların borçlunun mal kaçırma amacını bildiklerinin kabul edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava İKK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.Anılan Yasa'nın 278/3-1 maddesine karı koca ile usul ve furu arasında yapılan ivazlı tasarruflar bağışlama hükmünde olup iptali gerekmektedir. Öte yandan tasarrufun iptali için borcun doğmunun tasarruf tarihinden önce olması gerekmektedir.Somut olayda, davalılar Umut ve Nurettin borçlunun çocukları, davalı Gülümser ise tasarruf tarihinde borçlu ile evli olduğundan, bunlar yönünden taşınmazın gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasındaki oransızlık bulunmaması davanın reddi gerekçesi olmayıp İİK'nin 278/3 maddesi kapsamında iptali gereken tasarruflar niteliğindedir. Ancak davalılar Umut ve Nurettin'e yapılan çıplak mülkiyet devir tarihleri 2001-2002 yılları olup borcun doğumundan önceki tarihlerde yapıldığından mahkemenin anılan davalılar yönünden reddi sonuç itibari ile doğrudur.Dava dayanağı, her iki takip dosyası yönünden borcun doğum tarihi 30.07.2007'de tanzim edilen bonodan kaynaklamakta olup davalı Gülümser'e intifa hakkı devri 12.09.2007 yapılmıştır. Bu tarihte taraflar henüz boşanmamışlardır.Bu nedenlerle, dava dayanağı İstanbul 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/5726 sayılı takip dosyası yönünden, davalı Gülümser ile ilgili davanın İİK'nin 278/3-1 maddesi gereğince kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile reddi usul ve yasaya aykırıdır.2-Dosya içerisindeki bilgilerden, dava dayanağı diğer İstanbul 1.İcra Müdürlüğü'nün 2008/5042 sayılı takip dosyası ile ilgili olarak, borçlunun yaptığı zamanaşımı itirazı nedeni ile İstanbul 6.İcra Mahkemesi'nin 2011/1231 Esas ve 2012/909 Karar sayılı ilamı ile borçlunun talebinin kabulü ile icranın geri bırakılması kararı verildiği, anlaşılmaktadır.Bu durumda, alacaklı tarafından İİK'nin 169/6 fıkrası gereğince genel hükümlere göre dava açılıp açılmadığı belirlenip, açılmış ise bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi, açılmamış ise bu takip dosyası yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.