Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10961 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 8128 - Esas Yıl 2012





DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı davalı dışındaki bir başka bankadan ihtiyaç kredisi kullanmak için başvurduğu sırada davalı bankaya kredi kartı borcundan dolayı hakkında takip kaydı bulunduğu gerekçesiyle talebinin reddedildiğini, oysaki davalı bankaya ait kredi kartı bulunmadığını, bankanın sonrasında sistemsel hata sonucu takip kaydını düzeltip kendisini bildirdiğini ancak olmayan borç sebebiyle hakkında icra takibi başlatılıp evine ve maaşına haciz geldiğini ayrıca kredi notunun düştüğünü, ticari itibarı zedelendiğini, ileri sürerek 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, icra dosyasında fiili haciz yapılmayıp herhangi bir zarar oluşmadığını, sistemsel hatanın dava açılmadan önce düzeltildiğini ve talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- )Davacı; bankanın sistemsel hata sonucu isim benzerliği sebebiyle kredi kartı borcu sebebiyle hakkında takip başlatıp, evine ve maaşına haciz geldiği ailevi problemler yaşadığını, ticari itibarı zedelendiğini, kara listeye alındığını belirterek manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, davacının müterafik kusurlu olduğunu ve tazminat miktarının da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davalı bankanın kusurlu olduğu, haksız davranışı sebebiyle davacının ticari itibarını zedelendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Somut olayda kusur durumunun değerlendirilmesi halinde;sistemsel hata sonucu isim benzerliği sebebiyle davalı bankaya ait kredi kartı ve borcu bulunmayan davalı hakkında takip başlatan, haciz yapan davalının maaşına haciz konmasını talep eden, icra ceza mahkemesinde mal beyanında bulunmamaktan şikayetçi olan tüm bu işlemler sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davalı bankanın olayda kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki, davacı da davalı banka tarafından hakkında yapılan işlemlere hiçbir şekilde itiraz etmeyerek; ödeme emri tebliğine rağmen borca itirazda bulunmayarak takibi kesinleşmesine, zararın artmasına sebep olduğundan olayda davacının da müterafik kusurlu olduğunun kabulü zorunludur. Manevi tazminatı miktarı yönünden ise; 22.06.1966 tarihli 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, manevi tazminat tutarını etkileyen özel hal ve şartlar belirtilmiş olup, manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, amacı, mamelek hukukuna dair bir zararın karşılanması da değildir. Söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, hakim manevi tazminat miktarını belirlerken Türk Medeni Kanunu' nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalmalı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmelidir. Takdir edilecek manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalı, ne var ki mamelek hukukuna dair zararın karşılanması amaç edinilmediğinden zenginleşme aracı da olmamalıdır. Dava konusu olayın gelişimi ve yukarda belirtilen ilkeler gözetildiğinde, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunun kabulü gerekir. O halde yukarda belirtilen ilkeler doğrultusunda; tarafların olaydaki müterafik kusur ve sorumluluklarının yukarda belirtilen ilkeler çerçevesinde belirlenmesi ve takdir edilecek daha makul bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, mahkemece 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan sebeplerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 19.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.