DAVA : Davacı, kıdem,
ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar
verilmesini İstemiştir.
Mahkeme, isteği
kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde
davalı L... Konfeksiyon Ltd. Şti. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla,
dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Söylen tarafından düzenlenen rapor
dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı,
davalılar arasında işyeri devri olduğunu, iş sözleşmesinin haksız olarak
feshedildiğini belirterek kıdem, ihbar ve bir kısım işçilik alacağı talep
etmiştir.
Davalı L...
Konfeksiyon Ltd. Şti., diğer davalı ile aralarında işyeri devri olmadığını
savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Hlcks. Ltd.
Şti., adına duruşmaya katılan olmamış, cevap verilmemiştir. Mahkemece davalılar
arasında işyeri devri olduğu kabul edilerek davacının iş sözleşmesinin haksız
olarak feshedildiği belirtilerek işçilik alacakları hüküm altına alınmıştır.
Kararı davalı L... Konfeksiyon Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki
temel uyuşmazlık, davalılar arasında organik bağ ve işyeri devri olup olmadığı
konusunda toplanmaktadır.
İşyeri devrinin temel
ölçütü, ekonomik birliğin kimliğini korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı
kararlarına göre, maddi ve maddi olmayan unsurların devredilip devredilmediği
ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde
devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde
faaliyete ara verilmişse bunun süresi işyeri devrinin kriterleri arasında kabul
edilmektedir ( Süzen, v. Zehnacker Krankenhausserviee, Case 13/95, 1997, ECR
1-1259. ; Spijkers v. Belledik, Case 24/85, 1986, ECR 1119. )
Avrupa Adalet Divanı,
maddi ve maddi olmayan unsurların devri sözkonusu olmaksızın da işgücünün önem
taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri
yoluyla da işyeri devrinin gerçekleşebileceğini kabul etmektedir ( ATAD,
10.12.1998, 173/96, llidalgo, para. 26, NZA 199,11.4, 189 vd. ).
Avrupa Adalet
Divanının kararlarında, "hukuki işlemle devir" ifadesi geniş şekilde
değerlendirilmekte, yazılı sözlü bir anlaşma hatta zımni bir anlaşma da yeterli
görülmektedir. Yine üye ülkeler uygulamasında, ihale yoluyla bir işin
alınmasında devreden işveren bilmese dahi işyeri devrinin mümkün olabileceği
kabul edilmiştir. Avrupa Birliğine üye olmayan ancak benzer lıiiknıe sahip
İsviçre'de de İsviçre Federal Mahkemesi devreden ve devralan arasında doğrudan
hukuki işlemin bulunmasının şart olmadığı kanısına varmıştır ( Bkz. Yenisey, K.
Doğan: İşyeri Devri Çerçevesinde İşyeri ve İşyeri Bölümü Kavramları. Kadir Has
Uni. İş Hukukunda Üçlü İş İlişkileri, s. 135 ).
Davalıların hukuki
sorumluluğu özellikle "tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve
'"organik bağ" kavramları ışığında da ele alınmalıdır. İdeal olan
sorumluğa ilişkin düzenlemelerin yasalarda yer alması ya da ortak topluluğuna
yönelik sözleşmelerde ayrıntılı açıklamalara yer verilmesidir.
Tüzel kişiliğin
olması iş kanunu 2. maddesi bağlamında İşveren olarak kabulü için zorunlu değildir.
Kurum olması yeterlidir.
Tüzel kişilik,
oluşturulacak kişiliğin kendine özgü amaç birliği içinde ve bağımsız bir varlık
olarak ortaya konabilir. Tüzel kişiliğin malları, onu kuran gerçek kişilerden
ayrılır. İşte tüzel kişilik perdesinin ortadan kaldırılması ile gerçek
kişilerin sorumluluğuna gidilebilir. ( Antalya, Gökhan; "Tüzel Kişilik
Perdesinin Aralanması Teorisi, Tebliğ Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması,
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ( MÜHF ), İstanbul 2008, sh 146 )
İkinci şekli ise,
"Çapraz perdeyi kaldırma"dır. Aynı şirketler topluluğu İçinde yer
alan kardeş şirketler arasında perdenin kaldırılmasıdır. ( Öztek, Selçuk/Memiş,
Tekin "Şirketler Hukuku ve İcra İflas Hukuku İlkeleri Karşısında Borçlu
Şirketin Alacaklarının Hakim Ortağa Karşı Korunması" ( Tebliğ ) MÜHF,
İstanbul 2008, sh 208 )
Tüzel kişiliğin
özellikle sorumluluk konusunda bir koruma yaptığı gerçektir. Tüzel kişi ile
ortakların alanlarının organizasyon ve malvarlıklarm birbirine karışması,
yetersiz sermaye ve özellikle şirket tüzel kişiliğinin bilinçli olarak üçüncü
kişileri zarara uğratılması tüzel kişilik perdesinin ortadan kaldırılması
nedenlerindendir. ( Öztek/Memiş: sh 197 vd )
Başka bir anlatımla
bu davalar borçlunun alacaklarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların
hileli, muvazaalı işlemlerin borçlunun alacaklısına karşı hükümsüz hale gelmesi
yaptırımını hedefleyen hakim hukuku biçiminde bir son çaredir. ( Yıldırım,
Kamil; "Maddi Hukuk icra Hukuku İlişkisi ve İptal Davalarından Perdeyi
Kaldırma Teorisine Hukuki Korunma Sağlayan Enstrümanlar," Tebliğ, MÜHF,
İstanbul 2008, sh 193 )
"Organik
Bağ" tüzel kişiye karşı olan alacakların takip edilmesinde, bu takibin
asıl borçlu şirket ile birlikte onunla belirli bir düzeyde hukuki ilişkiye ve
bağa sahip olan şirkete karşı yapılabilmesini sağlayan bir hukuki yoldur. Bu
halde iktisadi bütünlük aranmaz.
Somut olayda
davalılar arasındaki ilişki ve bunun sonucu işçilik alacakları yönünden
sorumlulukları yeterince aydınlatılmamıştır. Sözkonusu şirketlerin devir tarihi
ve sonrası ortakları ve faaliyet alanları, işyerinde çalışanları belirlenmeli,
aralarındaki ilişkinin gerçek bir işyeri devrine dayanıp dayanmadığı tespit
olunmalıdır. Bu amaçla alanında uzman kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi
heyeti vasıtasıyla mahallinde gerekirse keşif yapılarak davalı şirketlerin
ticari defter ve işyeri kayıtları üzerinde yapılacak incelemeler neticesi
düzenlenecek rapor sonucuna göre değerlendirme yapılıp karar verilmesi
gerekirken bunun yapılmayarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması
hatalıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan
kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının istek
halinde ilgiliye iadesine, 14.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.