Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1088 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11557 - Esas Yıl 2014





Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Mal paylaşımı.. ve .. aralarındaki mal paylaşımı davasının kabulüne dair . Aile Mahkemesi'nden verilen 27.01.2014 gün ve 73/75 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekilleri ve davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.01.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ..., davacı vekili Avukat ...ve Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ... vekili, boşanma ile birlikte açılan ve sonrasında tefrik edilen dava dosyasında davacının çalışarak elde ettiği gelirleri ile yedi parça taşınmaz aldığını, davalı adına tapuya tescil ettirildiğini, taşınmazlardan bir tanesinin üzerine de üç katlı ev inşa ettirildiğini, ev inşaatı için de davacının aracını sattığını, bankadan kredi çektiğini açıklayarak 10.700 TL üzerinden harç yatırarak katılma alacağı istediğini bildirmiş, 25.06.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere yedi parça taşınmaz ve üç katlı bina bakımından tasfiye tarihi itibarıyla tespit edilecek parasal değerleri ile ilgili şimdilik 220.000 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Sultan vekili, davalının sadece aracının satışından gelen para ile ev inşaatında 10.000 TL katkısı olduğunu, inşaatın davalının babasından mirasen gelen taşınmazların satışından gelen para ile tamamlandığını, diğer parsellerin de davalının babasından kalan taşınmazların satışından gelen gelirle satın alındıklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile 73.048,14 TL'nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 05.05.1983 tarihinde evlenmişler, 26.10.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hüküm 08.02.2011 tarihinde kesinleşmekle evlilik birliği son bulmuştur. TMK'nun 225.maddesinin 2.fıkrasına göre evliliğin boşanma ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasında mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulur.Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK'nun 170.maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, 4721 sayılı TMK'nun 202. maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre dava yedi parça taşınmaz ve taşınmazlardan bir tanesinin üzerine inşa edilen üç katlı bina bakımından açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir.Evlilik içinde 01.01.2002 tarihi sonrası eşlerden biri adına edinilen mal varlığı üzerinde diğer eşin yasadan kaynaklanan artık değerin yarısı oranında katılma alacağı isteme imkanı bulunmaktadır (TMK’nun 231, 236/1.m.). TMK'nun 222. maddesi gereğince, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekir. Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir önemi de yoktur. Katılma alacağı yasadan kaynaklanmaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekir.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere, davacı tarafından edinilmiş mal niteliğindeki gelirleri ve birikimleri ile 14.10.2004 tarihinde edinilen 271 ada 3 parsel ile üzerine 2005-2006 yılları arası inşaa edilen binanın birinci katına katkısı gözetilerek usul ve yasaya uygun şekilde hesaplamayı içeren bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde 73.048,14 TL katılma alacağına hükmedildiğine, davacının kısmen katkıda bulunduğu davalı tarafça da "sadece 10.000 TL katkısı vardır" şeklinde kabul edildiğine, taşınmazın alım ve üzerine inşa edilen binanın birinci katının inşaası tarihinde davalının babasından miras yolu ile gelen taşınmazlardan satış yolu ile yapılan bir katkı olmadığına, dava dilekçesinde 2008 yılı Ocak ayında yapımına başlandığı bildirilen binanın ikinci ve üçüncü katının tamamlanmasında ise davalının babasından miras yolu ile kalan ve 2008 yılı başından itibaren satılan bir kısım taşınmazların satışından gelen bedellerin kullanıldığı gerek dosya arasındaki tedavüllü tapu kayıtları gerek tanık beyanları, gerekse davacı tarafın davalıya babasından miras kalan taşınmazların bir kısmının inşaatın tamamlanması için satıldığına yönelen ifadelerinden anlaşıldığına göre davalı vekilinin hükmün esasına yönelen tüm, davacı vekilinin ise aşağıda yazılı husus dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,Ancak, dava konusu 1626 ada 4 ve 5, 1627 ada 5,6,7 ve 8 parsellerin tapuda 14.02.2008 tarihinde davalı adına satın alma yolu ile tescil edildikleri yazılı ise de dosyaya getirtilen alım belgelerine göre altı parça taşınmazın da Yeşilyurt Belediyesi'nden ihale satın alındıkları ve alım bedellerinin 12.11.2007 tarihinde ödendiği, 1626 ada 4 parselin 15.04.2009, 1626 ada 5 parselin ise 30.10.2008 tarihinde mal rejimi sona ermeden kısa süre önce dava dışı üçüncü kişilere tapuda devredildikleri anlaşılmaktadır. Davacı, bu taşınmazlara edinilmiş mal niteliğindeki (TMK m.219/1) çalışarak elde ettiği gelirler ve birikimlerle katkıda bulunduğunu iddia etmiştir. Davalı taraf ise bu taşınmazların tamamının davalıya babasından miras yolu ile gelen bir kısım taşınmazların satışı ile edinildiğini savunmuştur. Dosyaya getirtilen ve davalıya miras yolu ile geldikleri konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayan taşınmazlara ait kayıtlar incelendiğinde dava konusu taşınmazların alım tarihleri öncesinde 1727 ada 9 parselin 05.09.2007 tarihinde satıldığı, diğer taşınmazların satış tarihlerinin ise dava konusu taşınmazların alım tarihinden sonrasına isabet ettiği görülmektedir. Toplanan deliller ile alım ve satım tarihleri karşısında davakonusu altı parça taşınmazın alımında sadece 1727 ada 9 parselin satışından gelen gelirin kullanıldığı, diğer satılan taşınmazlardan gelen paranın 271 ada 3 parsel üzerindeki dava konusu binanın ikinci ve üçüncü katının inşaası ve tamamlanmasında kullanıldığının, diğer anlatımla kişisel malın yerine geçen değer olduğunun kabulü gerekir. Belediye'ye ait ödeme makbuzları karşısında dava konusu taşınmazların alım tarihi sonrasında satılan taşınmazlardan gelen paranın dava konusu taşınmazların alımında kullanıldığı kabul edilemez.Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş; dava konusu 6 parça taşınmazın ihale ile alındıkları, alım bedellerinin makbuzlarla sabit ve toplam 45.587 TL olduğu gözetilerek, alımda kullanıldığı kabul edilen 1727 ada 9 parselin 12.11.2007 (altı parça taşınmazın edinme tarihi) itibarıyla piyasa sürüm değerinin konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile belirlemek, belirlenecek bu bedelin altı parça taşınmazın toplam alım bedelinin ne kadarını karşılamaya yettiğinin tesbiti ile yapılacak oranlamaya göre bu kısmı davalının kişisel malından yapılan katkı, kişisel malın yerine geçen değer nedeniyle denkleştirmede kişisel mal olarak dikkate almak, bakiye kısmı ise edinme tarihi itibarıyla TMK'nun 231.maddesi gereği artık değer kabul etmek, dava konusu taşınmazlardan boşanma dava tarihinden kısa süre önce elden çıkartılan 1626 ada 4 ve 5 parsel için devir, diğer dört parça taşınmaz için bozma sonrası karar tarihine en yakın tarih itibarıyla piyasa sürüm değerlerini yeniden konusunda uman bilirkişi aracılığı ile tesbit ettirmek, bu miktarın denkleştirmede davalının kişisel malının (1727 ada 9 parselin) satışından gelen bedele göre belirlenen katkı oranı ile çarpılması sonucu bulunacak miktar düşüldükten sonra kalan bedelin artık değer olduğundan hareketle artık değerin yarısı oranında davacının katılma alacağına hükmetmek, bu hesaplama ve değerlendirmeler yapılırken gerektiğinde konusunda uzman bilirkişilerden gerek değerler gerekse kişisel mal sebebiyle denkleştirmeye esas alınacak miktar ve katılma alacağı payı ile ilgili gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli rapor almak, hüküm kurulurken taraflar lehine kazanılmış haklara riayet etmek olmalıdır. Bu şekilde değerlendirme yapılması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde altı parça taşınmazın da davalının kişisel malı olduğu kabul edilerek davacı aleyhine hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin altı parça taşınmazla ilgili bu hususa ilişen temyiz itirazları yerindedir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün altı parça taşınmazla ilgili bölüme yönelik olarak 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı vekilinin kısmen kabul ve vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarının bu aşmada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.247,50 TL peşin harcın istek halinde davacıya, 1.248,00 TL peşin harcın da istek halinde davalıya iadesine 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.