Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10830 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8860 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : HAYRABOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/05/2009NUMARASI : 2007/170-2009/105Taraflar arasında birleştilerek görülen davada;Davacılar,( birleşen dosya davalıları) kayden maliki oldukları 434 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne davalının depo yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yapının yıkımını istemişler; birleşen davanın reddini savunmuşlardır.Davalı,(birleşen dosya davacısı) çekişmeli taşınmazla maliki olduğu 1070 parsel sayılı taşınmazın bitişik olup, 434 sayılı parsele kendi parseli içinde kaldığı sanısıyla yapı ve eklentiler yaptığını, bu muhtesatların sökülüp götürülmelerinin olanaksız olduğunu, Türk Medeni kanununun 723. maddesi gereğince yapı değerlerinin ödenmesi gerektiğini belirterek, tazminat isteğinde bulunmuş, bilahare ıslah suretiyle tazminat miktarını arttırmıştır.Mahkemece, çekişme konusu 434 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında ifraz görerek 1131 ve 1132 sayılı parsellere ayrıldığı, davalının ifraz öncesi 434 sayılı parselin yola yakın kısmına depo yapmak suretiyle müdühalede bulunduğu, davalı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının iyiniyetli olmadığından bahisle reddedildiği ve kararın kesinleştiği, davacıların elatmanın önlenmesi ve yıkım davası açmakta haklı oldukları; ancak Türk Medeni Kanunun 723/3. maddesi uyarınca davalı İbrahim'in malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri talep edebileceği ve bu bakımdan inşaat bilirkişice düzenlenen ek raporun yeterli ve uygun bulunduğu gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.“Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım; birleşen dava ise, tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın da kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 434 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında ifrazından oluşan 1132 sayılı parselin davacı A. adına, 1131 sayılı parselin ise diğer davacılar adlarına 14.9.2007 tarihinde taksim suretiyle kayıtlı bulundukları, komşu 1070 sayılı parselin ise davalıya ait olduğu, mahkemece yapılan uygulama ile davalıya ait deponun 1131 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığının saptandığı; davalı tarafından davacı A. ile diğer davacıların miras bırakanı olan S.aleyhine 11.12.2003 tarihinde açılan temliken tescil davasının yargılaması sonucunda iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.06.2006 tarih ve 2003/436 esas, 2006/146 sayılı kararının derecattan geçerek 3.5.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, çekişme konusu 434 sayılı parsel yargılama sırasında ifraz görmekle ve davalıya ait deponun müfrez 1131 sayılı parselde kalması karşısında; 1132 sayılı müfrez parsel yönünden davanın konusunun kalmadığı gibi, davacı A.in aktif dava ehliyetinin de ortadan kalktığı açıktır.Öte yandan müfrez 1131 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise, davalının daha önce TMK.nun 724. maddesine dayalı olarak açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının iyiniyetten yoksun bulunduğu gerekçesiyle reddedilerek kararın kesinleştiği, davacıların yıkılması istenilen muhdesatı temellüke razı olmadıkları ve anılan muhdesatın özellikleri ve nitelikleri ile ekonomik değeri itibariyle yıkımının aşırı zarar doğurmayacağı gözetilerek yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesine karşın, davalı(birleşen dosya davacısı) yararına bu yapıdan ötürü tazminata hükmedilmiş olması doğru değildir.Ayrıca, hakimin infaza elverişli olacak şekilde karar kurması gereği karşısında elatmanın önlenmesine ilişkin hükümde parsel numarasının belirtilmemiş olması da isabetsizdir.O halde, tarafların değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.