Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10826 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8847 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : SİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/03/2010NUMARASI : 2007/390-2010/118Taraflar arasında birleştirilerek görülen davalarda;Davacılar, kayden paydaşı oldukları 580 parsel sayılı taşınmaza 2006 yılında mısır, 2007 yılında buğday ekmek suretiyle paydaş davalı M.S. ile diğer davalılar O. ve Ö.tarafından müdahale edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.Davalılar, Ö. ve O.dava konusu taşınmazla ilgilerinin olmadığını ve herhangi bir elatmalarının bulunmadığını, diğer davalı paydaş M.S.'ın ise çekişmeli taşınmazların tamamını ekip, biçerek kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalılar Ö. ve O.çekişmeli taşınmaza müdahalelerinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle adı geçen davalılar bakımından davanın reddine, diğer davalı M. S. bakımından ise elatmanın olgusu sabit görülerek ve ecrimisille ilgili alınan bilirkişi raporunun yeterli olduğu belirtilerek, elatmanın önlenmesine ve ecrimisil istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı M.S.B. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Asıl ve birleşen davalar; paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 580 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, davacılar ile davalı M.S.B.dava dışı kişilerle birlikte paydaşlarken, taşınmazın yargılama sırasında 13.3.2007 tarihinde ifraz görerek 823, 824 ve 825 sayılı parsellere ayrıldığı ve aynı pay oranlarıyla aynı kişiler adlarına tescil edildikleri ve tamamını davalılardan M. S.’ın kullandığı anlaşıldığına göre; davalı M.S. bakımından davanın kısmen kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Adı geçen davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, elatmanın önlenmesi davası bakımından çekişme konusu taşınmazların değeri keşfen belirlenmemiş ve dolayısıyla davacıların paylarına isabet eden dava değeri açıkça saptanıp, buna göre harçlandırılmamıştır.Öte yandan; hakim infaza elverişli hüküm kurmakla görevlidir. O halde, çekişmeli taşınmazın yargılama sırasında ifraz ile üç ayrı parsele ayrıldığı gözetilerek oluşan ifraz parselleri hakkında davacıların paylarına vaki elatmanın önlenmesine hükmolunması gerekirken, sicil kaydı kapatılan eski parsel üzerinden yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Ecrimisil istemleri bakımından ise; davacılar 26.06.2006 tarihinde açtıkları davada faiz talep etmemişler, bilahare 3.10.2006 tarihli dilekçeleriyle ıslah suretiyle faiz isteminde bulunmuşlardır.Hemen belirtilmelidir ki, HUMK.nun 87. maddesinde öngörülen müddeabihin arttırılması yasağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması, dava edilmeyen bir hususun ıslah suretiyle dava konusu yapılmasına cevaz vermez.Öyle ise, 26.6.2006 tarihinde açılan dava bakımından hükmolunan ecrimisile faiz yürütülmesi doğru olmadığı gibi; kabule göre de, hüküm kısmında dava tarihlerinin belirtilmemesi de isabetsizdir.Diğer yandan, 25.5.1938 tarih 29/10 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ecrimisil, en azı kira geliri, en çoğu ise tam gelir yoksunluğudur.Oysa, somut olayda, Ziraat Mühendisi bilirkişinin ecrimisil konusundaki belirlemesinin anılan İnançları Birleştirme Kararına uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Zira, rapor gerekçeli ve denetime elverişli olmadığı gibi, dosyaya sunulan ürün maliyet tablolarıyla da çeliştiği, ecrimisil istenen dönemler ile asıl ve birleşen dava tarihleri gözetilerek ayrıntılı ve hükme yeterli biçimde hazırlanmadığı ve yukarıda değinildiği üzere kira geliri bakımından inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. O halde, böylesi bir rapora dayalı olarak hüküm kurulmuş olmasında isabet yoktur.Davalı M.S., değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.