Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10822 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21721 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2013NUMARASI : 2012/300-2013/469DAVACI : O.. Ç..DAVALILAR : A.. K.. V.D.DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalı Ganime yönünden davanın reddine; davalı Adnan yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 8 parselde tarafların tamamının, 7 ve 469 parselde ise davalı Ganime dışındaki diğer tarafların paydaş oldukları, taşınmazların tamamının davalılar tarafından ekilmek suretiyle tasarruf edildiği iddiası ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında '' Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini'' içermesi gerektiği belirtilmiştir. Aynı Yasanın 298/2. maddesinde ise ''Gerekçeli karar, tefhim olunan hüküm sonucuna aykırı olamaz.'' düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme ile, duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçe arasında farklılık yaratılamayacağı kuralı kabul edilmiştir. Bilindiği üzere, mahkeme kararları gerekçesi ve hüküm fıkrası bir bütün olup, gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler. Eldeki davada ise, gerekçeli kararın delillerin tartışılması ve verilen kararın hangi nedenlerle kabul edildiğinin değerlendirilmesine ilişkin bölümünde, 8 parsele ilişkin olarak davalılar Adnan ve Ganime'nin taşınmazın tamamında tasarrufta bulunduğu belirtilmiş olmasına karşın, hüküm bölümünde 8 parsel bakımından davalı Ganime hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olduğu görülmektedir.Değinilen bu durum yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ile yasa hükümlerine aykırı olup, anılan hususlar gözardı edilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Öte yandan kabüle göre de; hakkındaki davanın reddine karar verilen davalı Ganime'nin yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulmuş olması isabetsizdir.Davalı tarafın temyiz itirazı bu nedenlerle yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.