Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10817 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7289 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MANİSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/02/2014NUMARASI : 2007/324-2014/63DAVACI : A.. D..DAVALI : TAPU MÜDÜRLÜĞÜDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, miras bırakan Mehmet kızı F. P..'nın maliki olduğu 794 ada 77 parsel sayılı taşınmazın sicil kaydında, “P...” olan soyadının yazılı olmadığını ileri sürerek, anılan kaydın yazılı olmayan soyadının eklenmek suretiyle düzeltilmesini istemiştir.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Ne var ki, somut olayda davacının mirasbırakanı Mehmet kızı Fatma Palalı'nın nüfusa kayıtlı olmadığı anlaşılmakta olup, bu gibi durumlarda çekişme konusu taşınmazın tapu maliki ile miras bırakanın aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilebileceği açıktır.Ancak, mahkemece tespit hükmü kurmaya yeter derecede bir araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı da bulunmamaktadır. Zira, taşınmazın tasarruf durumu yeterince araştırılmamış, kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan birden fazla kişi olduğu belirtilmiş ancak bu kişiler üzerinde durulmamış, kolluk araştırması da yeterince yapılmamıştır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak, davacının miras bırakanı ile kayıt malikinin aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanarak, çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince davacı talebi hakkında bir tespit hükmü verilebileceği gözetilmek suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.