MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/06/2010NUMARASI : 2010/177-2010/337Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalılara ait 106 parsel sayılı taşınmazın 247,99 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, kıyıda kalan bölümün tapu kaydının iptali ile yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “davanın reddinin doğru olduğu, ancak davalıların tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaları gerektiği” gerekçeleri ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali ve elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup davanın reddine dair verilen karar Dairece “ davanın reddedilmesinin doğru olduğu, ancak davalının tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulması ancak yeniden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına hükmedilmiştir.Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf uyarınca bir usuli kazanılmış hak doğar.Yani bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşunca bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması usule uygun sayılmaz.Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir.Bu kurum usul yasasanın dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re’sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekir.Mahkemenin doğru bularak uydugu yada yasa gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava usul ve yasaya uygun bir çığıra sokulmuş demektir.Buna aykırı karar verilmesi usul ve yasadan uzaklaşılması anlamına gelirki böyle bir sonuç asla kabul edilemez.Somut olayda, bozma ilamında bozma sebebi açıkca gösterildiğine ve mahkemece bozma ilamına uyulduğuna göre mahkemece yapılması gereken iş bozma gereklerinin yerine getirilmesi ve bozma uyarınca yargılama gideri ve vekalet üçcretinden davalıların sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.