Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10783 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8807 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/05/2010NUMARASI : 2009/343-2010/194Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalının Devletin Hüküm ve Tasarrufu altında bulunan kıyıda kalan yere beton platform ve iskele yaparak haksız olarak kullandığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının kıyı kenar çizgisi ile deniz arasında bulunan kısma iskele ve beton yol yapmak suretiyle haksız olarak işgal ettiği gerekçesiyle elatmasının önlenmesine ve muhtesatların yıkımına karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, Devletin Hüküm ve Tasarrufu altında bulunan yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle keşfen elde edilen bilirkişi raporunun eki olan krokiden kişilere ait 411ve 412 parsel sayılı taşınmazların denize doğru uzantısı olan kıyıda iskele, beton platform gibi muhtesatların yapıldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 6. maddesinde niteliği kıyı olan yerlerde ne gibi muhdesatların yapılamayacağı belirtildikten sonra uygulama imar planı ile yapılabilecek muhtesatlar belirtilmiştir. Dosya kapsamında anılan muhtesatların uygulama imar planı gereğince yapıldığına dair bir bilgi mevcut değildir. Açılan davaya karşı davalı karşı çıkmış ve muhtesatların kendisi tarafından yapılmadığını bildirdiği halde mahkemece subut delilleri araştırılmadan davalının sorumluluğu cihetine gidilmiştir. T.M.K’nun 6. maddesi hükmü uyarınca iddia sahibinin iddiasını ispatla mükellef olduğu açıktır. O halde ispat külfetinin davacıda olduğunda kuşku yoktur. Hazine dava dilekçesinde tanık deliline de dayandığı halde Hazineden tanık isimleri sorularak saptanmamış ve bildirilecek tanıklar HUMK’nun 259. maddesi hükmü gereğince keşfen mahallinde dinlenmemiştir. Kaldı ki, aynı sebebe dayalı olarak davalıya çıkartılan ecrimisil ihbarnamesinin iptaline yönelik davanın İdari Yargıda açılmış olduğu davanın kabulle sonuçlanarak ecrimisil ihbarnamelerinin iptaline karar verildiği görülmektedir. Hal böyle olunca, davacı tarafından tanıklarının sorularak tespit edilmesi, keşfen mahallinde dinlenilmeleri, ecrimisille ilgili İdari Dava dosyaları da değerlendirilmek suretiyle taşınmaza davalı tarafından elatma olgusunun olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak bir şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle kararın açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.