Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10781 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8832 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/12/2009NUMARASI : 2008/197-2009/243Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları adına kayıtlı 716 ada 34 parsel sayılı taşınmazın murislerine kayyım tayin edilerek açılan tapu iptal tescil davası sonucu Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2006 gün 2006 / 114 Esas, 385 Karar sayılı ilamıyla hazine adına tesciline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini ancak miras bırakan R.nin mirasçıları olarak açtıkları davada kayyumluk kararının kaldırılmasına karar verildiğini ileri sürerek hazine lehine verilen tescil kararının iptali isteği ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuşlardır.Davalı kayyım, kayyımlık kararının kaldırılması nedeniyle davada taraf sıfatının bulunmadığını belirtmiş, hazine ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, miras bırakan R.’nin yasal mirasçılarının bulunması sebebiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüyle, mahkemenin kesinleşmiş ilamının ortadan kaldırılarak taşınmazın miras bırakan adına bırakılmasına karar verilmiştir. Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, yargılamanın iadesi yoluyla tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden kayden R ait 716 ada 34 parsel sayılı taşınmazın Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2006 gün 2006 / 114 Esas, 385 sayılı kararı ile R.nin gaipliğine karar verilmek suretiyle kayyım aleyhine açılan dava neticesinde R. üzerindeki sicil kaydının iptal edilmek suretiyle TMK’nun 588. maddesi hükmü gereğince hazine adına sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacılar davaya konu edilen istekleriyle kayıt maliki R. kendi miras bırakanları olduğunu ileri sürmek suretiyle Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2006 gün 2006 / 114 Esas, 385 sayılı kararın iptali ile taşınmaz sicil kaydının adlarına tescilini iadei muhakeme yoluyla istemişlerdir.Bilindiği üzere, yargılamanın iadesi bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlıklarından dolayı maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesi ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. ( Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 4, sh:5165 ) Diğer taraftan muhakemenin iadesinin ancak kesin hükmün tarafları veya onların halefleri isteyebilecektir. Taraflar dışındaki kişiler kural olarak hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvuramazlar. Ancak, bu kuralın HUMK 446. maddesinde istisnaları belirtilmiştir. Kesinleşen hükümde R. veya mirasçıları taraf olmadıkları gibi davacıların durumu HUMK 446. maddesinde belirtilen istisnalar kapsamında nitelendirilemez. Öyle ise yeni bir dava ile ulaşılabilecek bir hakka fevkalade kanun yolu niteliğinde olan iadeyi muhakeme yoluyla ulaşılmasına yasal açıdan cevaz yoktur. Ayrıca iadei muhakeme isteğinin normal bir dava olarak da nitelendirilerek davaya devamda mümkün değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.