"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/05/2012NUMARASI : 2012/124 E - 2012/225 K
Taraflar arasındaki “ferdi kaza sigorta poliçesine dayalı alacağın
tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali” davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 12. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 24.11.2009 gün ve 2009/634
esas, 2009/303 karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından
istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2011 gün ve
2010/3631 esas, 2011/16442 karar sayılı ilamı ile; (...Davacı
vekili, müvekkillerinin, davalı şirket nezdinde ferdi kaza poliçesi ile
sigortalı kızlarının 23.02.2007 tarihinde trafik kazasında vefat
ettiğini, davalı şirketin tazminat ödemeyi reddettiğini, başlattıkları
icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile
davalının % 40 oranında kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sigortalının,
sürücüsünün alkollü olduğunu bildiği halde, söz konusu araca binerek
hayatını tehlikeye attığını, bu nedenle hadisenin teminat kapsamında
olmadığını, ayrıca ihbar öneline de uyulmadığını savunarak davanın
reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya
kapsamına göre, vefat eden sigortalının bu hususta bir uzmanlığı
bulunmamasına göre sürücünün aldığı alkol miktarının tehlike yaratacak
oranda olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı, poliçenin varlığı
öğrenildikten sonra yasal sürede başvuruda bulunulduğu gerekçesi ile
davanın kabulüne, itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden
itibaren yasal faiz uygulanmasına, faize faiz uygulanmamasına, davacı
kendisini yıllık % 9 faiz oranı ile sınırlandırdığından faizin bu miktar
ile sınırlı tutulmasına, davalının poliçe teminat limiti ile sınırlı
olmak üzere sorumlu tutulmasına, asıl alacağın % 40'ı oranında inkâr
tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ferdi kaza sigorta poliçesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Davacılar, sigortalı olan kızlarının vefatı üzerine sigorta bedelinin
tahsili için işbu davayı açmışlar, davalı vekili ise, rizikonun teminat
kapsamında kalmadığı savunmuştur. Poliçenin genel şartlarının 5/d
maddesine göre “tehlikede bulunan şahıs ve malları kurtarmak hali
müstesna, sigortalının kendisini bile bile ağır tehlikeye maruz
bırakacak hareketlerde bulunması”nın sigorta teminatı dışında
bırakıldığı hususunda bir çekişme bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki
uyuşmazlık, sigortalının, 1,74 promil alkollü sürücünün kullandığı araca
binmesinin kendini bile bile ağır bir tehlikeye maruz bırakacak hareket
sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, sürücünün
trafik kazasının oluşuna münhasıran almış olduğu alkolün etkisi ile
sebebiyet verdiğini kabul eden, ancak sürücünün ne oranda alkollü
olduğunu bilmesinin mümkün olmadığından bahisle, vefat eden sigortalının
kendisini bile bile ağır tehlikeye maruz bıraktığının söylenemeyeceğini
belirten bilirkişi raporu, hükme esas alınmıştır. Bu rapora karşı
davalı vekilince 27.10.2009 havale tarihli dilekçe ile bir takım rapor
ve araştırmalar da eklenmek suretiyle ciddi itirazlarda bulunulmuştur.
Mahkemece, bu itirazların değerlendirilmesi, gerekirse ölenin, sürücünün
dış görünüşü ve davranışları itibariyle araç kullanma konusundaki
yeteneğini kaybedecek şekilde alkollü olduğunu bilip bilemeyeceği
konusunda ek rapor alınması ve buna göre karar verilmesi gerekirken,
yazılı gerekçeye göre yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar
verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü: Dava, ferdi kaza sigorta poliçesine dayalı alacağın
tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine
ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı
vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde
gösterilen nedenlerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; rizikonun teminat dışı olup
olmadığı konusunda yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı, burada
varılacak sonuca göre davalı itirazlarının değerlendirilmesinin ve
sigortalı ölenin, araç sürücüsünün dış görünüşü ve davranışları
itibariyle araç kullanma konusundaki yeteneğini kaybedecek şekilde
alkollü olduğunu bilip bilemeyeceği konusunda ek rapor alınmasının
gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır Ferdi kaza sigortası
genel şartlarının 5. maddesinin (d) fıkrası hükmü uyarınca; “tehlikede
bulunan eşhas ve malları kurtarmak hali müstesna, sigortalının kendisini
bile bile ağır tehlikeye maruz bırakacak hareketlerde bulunması”
sigorta teminatı dışındadır. Bu düzenleme ile sigortalının,
pervasızca davranarak hayatını bile bile tehlikeye atması halinde
sigorta şirketinin tazmin yükümlülüğü ortadan kalkmaktadır. Somut
olayda sürücü M.F.Y.’nın kaza anında kanında 174 mg/dl (1,74 promil)
etanol (etil alkol) bulunduğu Adli Tıp Kimya İhtisas Dairesi raporu ile
tespit edilmiştir.Kazanın oluşumunu açıklayan bilirkişi raporunda
da, aracı kullanan dava dışı M. F. Y. münhasıran almış olduğu alkolün
etkisi ile kaza yaptığı ve sigortalının yolcu olarak içinde bulunduğu
araçta çarpmanın etkisiyle öldüğü açıklanmış durumdadır. Bu
itibarla, araç sürücüsünün 1,74 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi
ve alkolün etkisiyle kaza yaptığının bilirkişi heyeti tarafından
belirlenmiş olması karşısında, bu oranda bir alkolün araç sürücüsünün
davranışlarına etki edeceği ve bu etkinin dışarıdan herkes tarafından
rahatlıkla anlaşılacak düzeyde olacağına ilişkin olarak davalı
tarafından yapılan itirazın bilimsel veriler ışığında araştırılması ve
sigortalı ölenin, kendisini bile bile ağır tehlikeye atıp atmadığının
belirlenebilmesi için, sürücünün dış görünüşü ve davranışları
itibariyle araç kullanma konusundaki yeteneğini kaybedecek şekilde
alkollü olduğunu bilip bilemeyeceği konusunda ek rapor alınmasının
gerekli olduğuna Kurul çoğunluğunca karar verilmiştir. Hukuk Genel
Kurulu’ndaki görüşmeler esnasında bir kısım üyelerce; rizikonun teminat
dışı olduğunu ispat yükünün davalı sigorta şirketinde olduğu, araç
sürücüsünün kaza yapacak oranda alkollü olduğunu ölen sigortalının
bildiğinin ispatlanmadığı, varsayımsal sonuçlarla bilmesinin
gerektiğinin ifade edilmesinin yeterli bir ispat aracı olmayacağı gibi
kazalarda korunmayı amaçlayan ferdi kaza sigortasının varlık nedenini
ortadan kaldıracağı ifade edilmiş ise de, çoğunluk tarafından bu
görüşler yukarıda açıklanan gerekçelerle kabul edilmemiştir. Bu
durumda, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına
uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme
kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217
sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na
eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek
halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.12.2014
gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
İşçi alacağı ilamda brüt olarak belirtilmiş ise, alacaklı vergi ve sigorta primlerini indirdikten sonra net miktar üzerinden takip yapabilir
Borçlu itirazında; alacaklı vekili tarafından Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/896 Esas, 2011/607 Karar sayılı ilamının dayanağının işçi alacağı olup hükmedilen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının net ya da brut olduğunun belirtilmediği, takibe konu ilama esas teşkil eden bilirkişi raporu
TEMYİZ HARCI • NİSBİ HARCA TABİ DAVA MAKTU HARCA TABİ DAVA
Taraflar arasındaki “fazla mesai alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/61 E., 2010/224 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
eksik harcın yatırılması için önce normal bir süre verilmesi zorunlu olmayıp, mahkemece doğrudan kesin mehil verilebilir. Ne var ki, verilen kesin mehil makul bir süreyi kapsamalıdır.
(...Kadastro sırasında dava konusu 136 ada 2 ve 6 ile 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar davalı C.. G.., 139 ada 6 parsel sayılı taşınmaz eşit paylarla davalı C.. G.. ve dava dışı Z. Y., 136 ada 3 ve 128 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davalı M.. G.., 136 ada 4 parsel sayılı taşınmaz davalı H. G., 136
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?