MAHKEMESİ : SAMSUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/09/2013NUMARASI : 2012/106-2013/457DAVACI : H.. K..DAVALI : S.. B..DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL VE ESKİ HALE GETİRMETaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve eski hale getirme davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının çekişme konusu taşınmazda paydaş olduğu, 27.09.2012 ile 27.09.2017 tarihleri arasındaki dönem için taşınmazı kullanmak üzere, diğer 6 paydaştan 5'inin muvafakatını aldığı anlaşılmaktadır.Davacı, kayden paydaşı olduğu 1221 nolu parsele davalının 2011 yılının 9. ayından itibaren dere yatağından çıkan hafriyatı dökmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve eski hale getirme istekli eldeki davayı açmış, davalı ise; taşınmaza dökülen hafriyatın kendilerince dökülmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki; mahkemece taşınmaz başında keşif yapılmış ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki; davalı belediyenin çekişme konusu taşınmaza dereden çıkan malzemeleri döküp dökmediği, döküldüğü belirlenebiliyorsa taşınmazın hangi kısmına döküldüğü, davalı belediyeden başka kişilerin de taşınmaza hafriyat, moloz vb. döküp dökmediği hususlarının açıklığa kavuşturulmadığı, bilirkişilerce taşınmazdaki malzemelerin cinsi ve bu malzemelerin taşınmazın yanında bulunan dereden çıkıp çıkmadığının tespit edilemediği görülmektedir.Hal böyle olunca; taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak tarafların tüm tanıklarının hazır edilip yerinde dinlenmesi, yukarıda belirtilen hususlara ilişkin tanıkların somut ve açıklayıcı beyanlarının alınması, varsa beyanlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi, bilirkişilerden yukarıda değinilen hususları yansıtır şekilde denetime elverişli rapor alınması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Kabule göre de; ziraat odasından gönderilen muvafakatname başlıklı yazıda; davacının taşınmazdaki kendisi dışında diğer 6 paydaştan 5'inin muvafakatını alarak tamamı 17.335,00 m² olan taşınmazın 12.581,00 m²'sini kullanacağının belirtildiği, muvafakatnamenin 27.9.2012 ile 27.9.2017 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığı anlaşılmakta olup, bu durumda davacının talep ettiği döneme ilişkin ecrimisilin sadece kendi payına göre belirlenmesi gerekirken, davacının taşınmazın tamamını kiraladığı gerekçesiyle elatılan kısmın tamamı için ecrimisile hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, elatılan kısmın değeri keşfen saptandığı halde elatmanın önlenmesi isteği bakımından harcın tamamlatılmaması ve hükümde bu isteğe ilişkin karar ve ilam harcı alınmamış olması da doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazı değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.