Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10649 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7679 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : AYBASTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/02/2010NUMARASI : 2009/238-2010/37Taraflar arasında görülen davada; Davacı, paydaşı olduğu 14 sayılı parseldeki dükkanı davalıların işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Davalılar, kullandıkları dükkanı taşınmazın paydaşlarından Ş.G.oğlundan kiraladıklarını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, pay ve paydaş çoğunluğuna dayanmayan kiracılık savunmasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Getirtilen çap kaydından, paylı mülkiyet üzere tapuda kayıtlı “yedi katlı işyeri” vasfındaki 147 ada 14 sayılı parselde davacının 106/154 payı olduğu ve dava dışı 20 paydaş daha bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacı, taşınmazdaki çekişme konusu dükkanın davalılarca işgal edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalılar ise, dava dışı paydaşlardan Ş.G. ile aralarında kira sözleşmesi yapıldığını savunmuşlardır.Mahkemece, pay ve paydaş çoğunluğuna dayanmayan kiracılık savunmasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere, M.K.’nun 706, B.K.’nun 2l3, 2644 Sayılı T.K.’nun 26. maddeleri hilafına, tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ancak, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapudaki resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde hayata geçirilecek bir imar uygulamasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında M.K.’nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir.Yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde, somut olayda taşınmazda taksim ya da fiili bir kullanım biçimi oluşmuş ve çekişmeli dükkan dava dışı paydaş Ş.G.in kullanımına bırakılmış ise, adı geçen paydaş ile davalılar arasında yapıldığı savunulan kira sözleşmesinin geçerli sayılacağı diğer bir deyişle davacı paydaşın davalıya kiraya veren paydaşı temsil edemeyeceği açıktır.Ne var ki, mahkemenin bu yönde hükme yeterli bir soruşturma gerçekleştirdiğini söyleyebilmek mümkün değildir.Hal böyle olunca, değinilen ilkeler çerçevesinde tüm deliller toplanarak davalıların savunmasında belirtilen kira sözleşmesinin geçerli sayılıp sayılamayacağının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de, keşfen saptanan değer üzerinden eksik harç tamamlanmadığı halde fazla vekalet ücreti tayin edilmesi doğru değildir.Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.