MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/02/2015NUMARASI : 2014/1023-2015/192Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin tespiti davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının mülkiyetinde bulunan dükkanda kiracı olduğunu, kira ilişkisinin 14.04.2004 tarihinde başladığını, yıllar itibarıyla kira miktarının artırılarak 2012 yılında ödenen aylık kira bedelinin 3.537,00 TL olduğunu, davalı tarafından gönderilen yazı ile 01.01.2013-31.12.2013 tarihleri arasında aylık kira bedelinin 7000 TL ye artırıldığını, bu kira miktarı geçerli olmak üzere taahhütname düzenlenmesi için idareye başvurulması, aksi halde 2886 Devlet İhale Kanunu’nun 75. Maddesi gereğince işgalci durumuna düşeceği, 15 gün içinde mülki idare tarafından tahliye edileceğinin bildirildiğini, davalı idarenin 2886 sayılı yasadan kaynaklanan hakkını kötüye kullandığını, müvekkilinin çaresiz kalarak fuzuli işgalci durumuna düşmemek ve 2886 sayılı yasadaki tahliyeye ilişkin hükümlerin uygulanmasına meydan vermemek için davalı ile ihtirazı kayıt düşülmeden taahhütname düzenlendiğini, kira bedelini ihtirazı kayıtla, açılan banka hesabına yatırdığını, 2013 yılı için belirlenen kira bedelinin fahiş ve rayicin çok üzerinde olduğunu, davalının 2886 sayılı yasadan kaynaklanan tahliye hakkını tehdit unsuru olarak kullandığını, %100 ün üzerinde zam yaptığını, belirterek 01.01.2013-31.12.2013 tarihleri arasında geçerli aylık kira bedelinin 3.600,00 TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise dava konusu taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğünün hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, kira ilişkisinin sona erdiğini, 01/01/2013-31/12/2013 tarihleri arasındaki dönem için kira ilişkisinin devam edilebilmesi veya taşınmazın tahliye edilmesi için davalıya ihtarname gönderildiğini, davacı tarafın Vakıflar İdaresi tarafından çekilen ihtarname sonucu bedeli kabul ederek taahhütte bulunmasının açılan davayı konusuz bıraktığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, esasında taraflar arasında imzalanan kira taahhüdünün davalıya kiracılık hakkı vermediğini, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun 75. Maddesi uyarınca “kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır işgal edilen mal, idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülki amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek idareye teslim edilir.” hükmünün uygulanarak davacının mecuru tahliye etmesi gerektiğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece daha önce yapılan yargılama sonucunda verilen 10.12.2013 tarih ve 2013/363 Esas 2013/2033 Karar sayılı kararla davanın kısmen kabulüne ve Tefe endeksindeki yıllık artış oranına göre 01.01.2013 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin brüt 4.656,00 TL olarak tespitine karar verilmesi üzerine verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilerek Dairemizce bozulmuş ve bozma ilamında kira parasının hak ve nesafet hükümleri çerçevesinde tespiti gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne, 01.01.2013 tarihinden başlayan yeni kira dönemindeki aylık kira bedelinin brüt 5.625,00 TL olarak tespitine, karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında 14.04.2004 başlangıç tarihli ve 31.12.2004 bitiş tarihli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile dükkan niteliğindeki taşınmaz sarraf olarak kullanılmak üzere aylık 1.800.000.000 (Eski) TL bedelle davacıya kiralanmıştır. Dava dilekçesi ekinde taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uyarınca kiraya verileceğine dair ihale şartnamesi sunulmuş olup taraflar arasında kiralananın davalı idare tarafından yapılan ihale sonucu davacıya kiralandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin bitiş tarihinden sonra davalı idarenin tek yanlı olarak belirlemiş olduğu kira parasının davacıya bildirilmesi üzerine, davacının, idareye tespit edilen kira parası miktarı üzerinden taahhütname vermesi ile taraflar arasındaki ilişkinin sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. Kira parasının 01.01.2013 tarihinde başlayan yeni dönemde 7.000,00 TL olarak tespit edilmesi üzerine davacı açmış olduğu işbu dava ile kira parasının 01.01.2013 tarihinden itibaren aylık 3.600,00 TL olarak indirilmesini talep edilmiştir. Her ne kadar sözleşme süresinin sona ermesinden sonra kira sözleşmesi yıldan yıla yenilenerek uzamış ise de, Vakıflar idaresine 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 75. maddesinden yararlanma hakkı tanıyan 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 27.02.2008 tarihini izleyen son dönem itibariyle sözleşmenin sona erdiğinin kabulü gerekir. Artık bu tarihten sonra sözleşmenin yıldan yıla yenilenmesi olanağı kalmadığından davacı fuzuli şagil durumuna düşmüştür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.12.2010 gün ve 2010 / 13-671-696 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Dolayısıyla ortada bir kira sözleşmesi bulunmamaktadır. Her ne kadar kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra davalı idarenin belirlediği miktar üzerinden davacı taahhütname vermek suretiyle taşınmazı kullanmaya devam etmiş ise de, bu durum taraflar arasında kira sözleşmesi yapıldığı ya da kira sözleşmesinin yenilendiği anlamına gelmez.Önceki bozma ilamında bu husus maddi hata sonucu nazara alınmamış ise de, maddi hataya dayalı bozma ilamına uyulmuş olması usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından, davalı tarafından talep edilen ve davacı tarafından ödenen miktar, gerçekte haksız işgal tazminatı niteliğindedir. Yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasında kira ilişkisi kalmadığından ve bu nedenle kira parasının tespitini istemek mümkün olmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.