MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIMTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Davacılar, kayden maliki oldukları 1912 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlara davalıya ait binanın taşkın olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, taşkınlığın imar uygulaması ile meydana geldiğini, kendisinin bir kusuru bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalıya ait binanın imar uygulaması ile taşkın hale geldiği, ancak yıkımın fahiş zarar doğrucağı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım isteğinin reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1912 ada 2 ve 3 nolu imar parsellerinin davacılar, komşu 8 parsel sayılı taşınmazın ise üçüncü kişiler ile birlikte davalı adına kayıtlı olduğu, çekişmeli taşınmazların öncesini 253 ada 7 sayılı kadastral parselin teşkil ettiği, anılan kadastral parselin paylı mülkiyet üzere olup, davalının 6.11.1991 tarihinde paydaş olduğu, 1993 yılında 3194 sayılı yasanın 18. maddesi uyarınca imar uygulamasına tabi tutulduğu ve üzerinde davalıya ait binanın krokide gösterildiği şekilde çekişme konusu 2 ve 3 nolu imar parselleri ile birlikte kısmen 8 nolu imar parselinde kaldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus...nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.Somut olaya gelince; gerçektende, davalının paydaşı olduğu kadastral parselde imar öncesi yapmış olduğu binanın imar uygulaması sonunda kayden davacılara ait çekişmeli imar parsellerinde kaldığı sabittir. Esasen bu husus mahkemeninde kabulündedir.O halde; mahkemece, kaim bedel ödenmek suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçe ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Diğer taraftan, davalının paydaşı olduğu kadastral parsele yapmış olduğu yapının davalının iradesi dışında ve idari karara dayalı olarak gerçekleştirilen imar uygulaması sonucu davacılara ait imar parselinde kaldığı gözetildiğinde, davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden de sözedilemez. Bu durumda, mahkemece yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti ve diğer gider ve harçtan davalının sorumlu tutulması da isabetli değildir.Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.