MAHKEMESİ : ÇANAKKALE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/04/2010NUMARASI : 2009/586-2010/150Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 19 ada, 28 parsel sayılı kat irtifakı kurulu taşınmazda yer alan 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin kayıt maliki iken 6 nolu bölümü davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, İstanbul’da ikamet etmesini fırsat bilen davalının 6 ve 7 nolu bölümler arasındaki duvarı kaldırarak tek bir dükkân haline getirdiğini, 7 nolu dükkânda fuzuli şagil olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi, 7 nolu bağımsızbölümün eski hale getirilmesi, eski hale getirme bedeli olarak 1.000 TL’nin ve geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedeli 3.000 TL ‘nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteğinde bulunmuştur.Davalı, çekişmeli taşınmazda pay satın aldığını ve payın 6 ve 7 nolu bölümlere karşılık geldiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; dava konusu 19 ada, 28 parsel sayılı kat irtifakı kurulu taşınmazda yer alan 7 nolu bağımsız bölüme elatmanın önlenmesine, 1.000,00 TL. eski hale getirme bedeli, 3.000,00 TL. ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve buna ilişkin bedelin tahsili ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece; elatmanın önlenmesi, eski hale getirme bedeli 1.000,00 TL, 3.000,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. Maddesi ile HUMK. nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda,değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda elatmanın önlenmesi hakkında bir karar verilmediği sadece 3.000,00 TL. ecrimisilin tahsiline karar verildiği halde gerekçeli kararda “elatmanın önlenmesine, 3.000,00 TL. ecrimisil, 1.000,00 TL eski hale getirme bedelinin tahsiline ” karar verilerek kısa karara çelişkili biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.