Dava, iş kazası sonucu %20 oranındaki sürekli işgöremezlik nedeniyle, kısmi davada maddi tazminatın kesinleştiğinden bahisle ek dava ile bakiye maddi tazminat ile daha önce talep konusu edilmeyen manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, kısmi davada belirlenen gerçek zarardan Kurumca bağlanan gelirlerin Ocak 2012 ödeme dönemine kadar geçerli peşin değeri düşülerek, maddi zararının sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından bahisle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise kabulüne karar verilmiş ve bu karar davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Manevi tazminatın kabulü isabetlidir. Maddi tazminatta ise Dairemizin önceki uygulamaları doğrultusunda sigorta tahsisleri tüm peşin sermaye değeri indirilmek suretiyle istemin reddine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç hatalı olmuştur.Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nu oluşturmaktadır. Kanun'un 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez,” hükmüne yer verilmiştir.Adalet Komisyonu'nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bu kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilmediğinden bu miktarı dahi denkleştirilemez.Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun'un 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır.” Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 Sayılı Kanun'un 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır. Hal böyle olunca da 01.07.2012 tarihinden sonra yargılaması süren tüm davalarda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, inceleme ve araştırma yapılması, ancak kesinleşen olguların ve usuli kazanılmış hakların göz önünde tutulması gerekir. Somut olayda kesinleşen kısmi davada tüm peşin sermaye değeri düşülmek suretiyle davacının karşılanmayan maddi zararının belirlenmiş bulunmasına ve artık ek davada ilk peşin sermaye değerinin indirilmesinin sonuca bir etkisinin olması söz konusu bulunmamasına göre, ek dava ile istenen bakiye 8.242.21 TL maddi tazminata ilişkin istemin kabulüne karar verilmek gerekirken, Kısmi davada hesaplanan gerçek zarardan, Kurumca bağlanan gelirlerin Ocak 2012 ödeme dönemine kadar geçerli tüm peşin değeri düşülerek ek davadaki maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇTemyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 24.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.