Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10468 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11405 - Esas Yıl 2014
Davacı
vekili, müvekkiline trafik sigortalı aracın dava dışı sürücünün alkollü olarak
aracı sevki sırasında meydana gelen kazada kazaya karışan aracın hasara
uğradığını ve bu aracın kasko sigortacısına ödeme yapıldığını belirterek
3.573.00 TL. ödenen miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi
ile tahsilim talep etmiştir.
Davalı M...A... sürücünün alkollü olması, kazanın bu
sebepten ileri geldiği ispat edilmedikçe Sigorta Şirketinin hasarı ödeme
yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve
benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 3.573.00 TL. maddi
tazminatın ödeme tarihi olan 12.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari
faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı M.A. tarafından temyiz
edilmiştir.
Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen
tazminat istemine ilişkindir.
2918 Sayılı KTK'nın 48. maddesinde; alkollü içki alması
nedeniyle güvenli sürüş yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç
sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğin “Uyuşturucu ve Keyif
Verici Maddeler İle İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı
97.maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini
kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan
sonra;
Konu ile ilgili olan “b-2” bendinde “alkollü içki almış
olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı” kenar başlığı altında;
Alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen
diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların
araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel
Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya
eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için
karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici
maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya
olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı
güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa
sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu; açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nın 48.maddesinin
yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında; Alkollü içki almış olması nedeniyle
güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri
yasaklanmış olup,
Aynı maddenin 2.fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine
olanak tanıyan hükümde; yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü
tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü
içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer
alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına
göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz
bulunmaktadır.
Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir
şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın
meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi
altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü
olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir
durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK'nın 1281. maddesi hükmü
gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı
alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece
nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan
bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçek-
leşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın
meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek
başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın
poliçe teminatı dışında kalacağından davanın REDDİNE aksi halinde
kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz. YHGK
23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve
2004/11257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün
2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, sürücünün alkol
aldığı kabul edilerek, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında olup olmadığı
üzerinde durulmalı, içinde nörolog doktorun da bulunduğu uzman bilirkişi
kurulundan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik
inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sonuç
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı M...A...'ın temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün
BOZULMASINA,
3.7.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.