MAHKEMESİ : SARAY(TEKİRDAĞ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 25/02/2010NUMARASI : 2009/86-2010/73Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden maliki oldukları 3002 parsel sayılı taşınmaza davalının sürüp, ekmek suretiyle müdahale ettiğini, anılan parsel dahil 6 parça taşınmazının sınırlarını bozduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, sınır tespiti ile ecrimisil isteklerinde bulunmuşlur, bilahare davacılar vekili elatmanın önlenmesi ve sınır tespitine yönelik taleplerini atiye bıraktıklarını bildirmiştir.Davalı, çekişme konusu taşınmazların davacılar tarafından dava dışı Z.kiralandığını, kendisinin de Z.'den kiraladığını, haksız şagil olmayıp alt kiracı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, ayrıca davacılar vekilinin elatmanın önlenmesi ve sınır tespitine yönelik atiye terk beyanlarına bir diyeceği olmadığını beyan etmiştir.Mahkemece, davacı tarafın men'i müdahale ve sınır tespiti yönündeki taleplerinden vazgeçmiş oldukları, ecrimisil yönünden ise, taşınmazların davalı tarafından kira sözleşmesine istinaden kullanıldığı, kira sözleşmesine dayalı olarak kullanılan taşınmaz hakkında ecrimisil talep edilemeyeceği gerekçesiyle davaların reddine karar verilmişitr.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, sınır tespiti ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere ve özellikle davacılar vekilinin son celsedeki imzalı “takibimiz kira alacağına yöneliktir” şeklindeki beyanlarına göre, ecrimisil isteminin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak; davacılar vekili 23.07.2009 ve 25.02.2010 tarihli oturumlarda, sınır tespiti ve elatmanın önlenmesi yönündeki taleplerini atiye bıraktığını beyan etmiş; davalı vekili de bu beyana bir diyeceği olmadığını bildirmiştir.Bilindiği üzere; davayı geri almada (davanın takibinden vazgeçilmesinde) davacı talep sonucundan (yani dava konusu yaptığı hakkından) vazgeçmemekte (feragat etmemekte) sadece davasını geri almakta ve onu ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır. Oysa, feragatte davacı dava konusu yapmış olduğu haktan feragat etmektedir. (vazgeçmektedir.)Davacı, feragat etmiş olduğu davayı tekrar açamaz; açarsa davalının kesin hüküm itirazı ile karşılaşır ve dava reddedilir. (HUMY 95/1-237 md.) Bundan başka, davadan feragat davalının muvafakatına (rızasına) bağlı olmadığı halde; davacının davayı geri alabilmesi için davalının rızası şarttır. (HUMY 185/1)Somut olaya bu ilkeler ışığında bakıldığında davacılar vekilinin beyanları davadan feragat anlamında olmayıp, davanın yeniden açılacağı anlamını taşımaktadır. Davalı da bu beyanlara karşı bir diyeceği olmadığını ifade etmiştir.Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi ve sınır tespiti yönündeki talepler hakkında geri alma nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davacılar vekilinin beyanı davadan feragat olarak nitelendirilip, davacı taraf aleyhine hüküm doğuracak biçimde yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davacıların, anılan hususlara ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.