Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10428 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8438 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : MUŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/03/2010NUMARASI : 2009/522-2010/114Taraflar arasında görülen davada;Davacı (karşı davalı), kayden maliki olduğu 73 parsel sayılı taşınmaza komşu parsel olan 72 parsel malikleri olan davalıların yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, yıkıma ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalılar (karşı davacılar) E. ve B.G.davacıya ait taşınmaza müdahalelerinin bulunmadığını belirterek açılan davanın reddini savunmuşlar, karşı davalarında da davacının kendi taşınmazlarına duvar yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine, yıkıma ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, davalılar F. ve Ö.hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, açılan dava ve karşı davaların reddi ile temliken tescile dair karar Dairece “…raporlar arasındaki çelişki giderilmeden yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava ve karşılık davada TMK.’nun 725. maddesi hükmü gereğince temliken tescil isteği bulunmadığı halde HUMK’nun 74. maddesi hükmü gereğince istek aşılmak suretiyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle …”bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davacının davasının reddine,temliken tescile karşı davanın kısmen kabulüne,davalılar Ö. ve F.hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karar, davacı A.vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava ve karşı dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil ile temliken tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın reddine, temliken tescil isteğinin kabulüne, birleşen ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamında tarafların karşılıklı olarak birbirlerinin taşınmazlarına taşkın olarak yapılanmak suretiyle elattıkları, bilirkişi raporları arasında çelişkilerin bulunduğu ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava ve karşılık davada TMK.’nun 725. maddesi hükmü gereğince temliken tescil isteği bulunmadığı halde HUMK’nun 74. maddesi hükmü gereğince istek aşılmak suretiyle hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı hususlarına değinilmiştir.Somut olayda, taraflar komşu parsel malikleri olup yekdiğerine taşkın yapılandıkları sabittir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kadastro öncesinden beri taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunduğu ve Kadastro Mahkemesinde görülen 04.12.1992 gün 1991 / 168 Esas,1992 / 218 Karar sayılı tespite itiraz davasına konu olduğu, eldeki davada yıkımı istenen muhtesat bölümünün sonradan yapıldığı; kadastro tespitinden önce yapılandığı yönündeki savunmanın soyut derecede kaldığı zira, önceden yapılan bir muhdesatın varlığı halinde 3402 Sayılı Yasanın 19.maddesi gereğince tutanağın beyanlar hanesine “muhdesat şerhinin” düşülmesi gerektiği hususu gözönüne alındığında, yapılan muhdesatın tespitten sonra gerçekleştirildiği dolayısıyla savunmanın kanıtlanamadığı; diğer yandan yapılanmadan önce resmi bir kuruma ( Belediye ya da Kadastro Müdürlüğü gibi) başvurmak ve aplikasyon yaptırmak suretiyle sınırlarının belirlenmesi ve inşaatın buna göre yapılması gereğinin yerine getirilmediği, bu konuda yanların özenli davranmadıkları, böylece Türk Medeni Kanununun 2. maddesi anlamında iyiniyetli sayılamayacakları kuşkusuzdur. Olayda Türk Medeni Kanununun 725. maddesinin uygulanabilmesinin öncül koşulu iyiniyettir. Bu koşulun gerçekleşmemesi durumunda diğer yıkımın aşırı zarar doğurması ve ifraz şartının araştırılmasına gerek yoktur. Kaldı ki, tarafların yaptığı taşkın muhtesatın nitelikleri ve ekonomik değeri gözetildiğinde yıkımın aşırı zarar doğuracağını da söyleyebilme olanağı yoktur. Kabule göre de; ifraz hususunun yetkili mercilerden ( Belediye Encümen Kararına dayalı olarak ) sorulmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, karşı davalının bozmadan sonra talep ettiği temliken tescil isteğinin reddi ile kadastral yöntemlere uygun biçimde yapılan ölçüm sonucu tarafların yekdiğerinin taşınmazına taşkın biçimde yapılandıkları gözetilerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerini içeren davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Karşı dava yönünden temyiz bulunmadığından yıkım ve ecrimisil isteğinin reddi bozma nedeni yapılmamıştır. Davacının, temyiz itirazları yönünden yukarıda belirtilen nedenlerle kararın HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.